bugün
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar25
- anın görüntüsü17
- ismet gurbuz 202411
- türkiye den soğuma sebepleri21
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak22
- sözlüğe kız getirmek10
- 2024 eurovision şarkı yarışması12
- okul müdürü nasıl korunabilirdi16
- sözlüğün en güzel kızı olmanın dezavantajları16
- bir kızı kucakta zıplatmak11
- komşuyu arabanın arkasına bağlayıp sürüklemek9
- burnumuzun dibindeki adaların yunanistan ın olması14
- erkeklerin sadakatsiz olması13
- benim başörtüm var arabamı yanlış park edebilirim11
- tamirciye veren kadın13
- bir erkeği cezbeden şeyler16
- şu an hissedilen duygu13
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak11
- niyetin ciddi mi klişesi13
- uludağ sözlük kapatılacak11
- yorgun mermi8
- icardi1905'in sözlüğü bozması31
- beni özlediniz mi doğru söyleyin13
- karşı cinsi tavlamak için ne yaparsınız16
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması21
- can yaman erkekse sözlük erkekleri ne19
- libido düşmesi18
- 45 yaş üstü kadınların muşmulaya dönmesi10
- kızların yedek listesi9
- yazarların kız çocuğu olursa koyacağı isimler11
- cami tuvaletinin paralı olması14
- karşı cinse giyim önerileri15
- sözlükteki feyk hesap sahipleri tespit edilecek9
- evlilik yaşı kaç olmalıdır12
- motosikletle 210 km hız yapmak15
- istanbulda vurularak öldürülen okul müdürü10
- dünya bandırmalılar günü16
- sözlükte artık kızlar teklif edecek8
- insan olmaya ceyrek kala'yı eloande den kapmak17
- platonik aşkın kalp kıran davranışları17
- eric bana9
- sözlük yazarlarının tatlıları13
- psikolog fiyatları16
- 2023 2024 sezonu lig şampiyonu9
soytarılık etmeden güldürebilmek seni... oysa içinde taşıdığın serin bahar yağmurlarının hüznü var bende şimdi... gözlerinin içindeki buhar alevleri fışkırtıyor dört bir yandan midemi ve bütün benliğimi... hilkat garibelerini sevemez oldum sebebinden, ay yüzlü malafat tatlısı yaptırdım kendime, seni duyabilmek, ferahlığını hissedebilmek için... çekişmelerimiz, sürtüşmelerimiz birer hayalet gibi, adeta bir sis buharı gibi dağıldı kor dudaklarını görünce... kendimi bırakıverdim boşluğa sessizce... sessizce kıpırdadı dudaklarım, senin adını andı öylece... senin varlığını yaşatabilmekti bütün gayem, oysa aldırmadım içimdekine, lanet ettim bütün dünyaya anlıyor musun lanet ettim !
sensiz doğan güneşlerim ecelimdi benim, bir bahar cellatı gibi her sabah boynumu vuran horoz çığlıkları... ötüşün, öpüşün... söylesene nasıl, nasıl silebilirim içimdeki bu fırtınaları, kökünden dinamitlemek mi lazım sonsuz haykırışlarımı... dudaklarım gezinirken baldırında, kıllarını kopardım tek tek, tek tek güneşe verdim, ele verdim, yele verdim onları, uçsunlar diye, senin kokunu, evet senin kokunu götürsünler diye uzak diyarlara... belki papua yeni gine' ye, belki mimar kemalettin' in mezarına, rey' e, belki semerkant' a senin kokun, evet senin kokun ulaşsın diye...
kıpırdayamadım sensiz gün batımlarında, bir sokak fahişesiyle yatan rahibin iç acımasıydı belki benimki. bir şeytan, nasıl ki kibrinden duymuyorsa pişmanlık, ben de senin o turuncuya çalan cemaline bakarken vurmadı beni hiç pişmanlık... vurmadı, vurmadı anlıyor musun ? anlıyor musun beni söyle !!!
şimdi sessiz haykırışlarımın bedelini kim ödeyecek ? kim verecek idam hükmümü ? sen mi ? sen mi vereceksin söyle ! hakim sen misin, yoksa savcı mı, yoksa gardiyan mı ? söyle bana, söyle bana, nesin sen, ne istiyorsun benden, aşkımdan, benliğimden, ruhumdan, bedenimden ne istiyorsun, ne istiyorsun söylesene !
cellatım oldun, ve idam fermanımı imzalayan gaddar savcı... bir şafak vaktinde astılar beni, sessizce, yağmur çiseliyordu sadece, hapishanem sevdaydı, boynumda bir yafta ve hükümlü bellediler adımı, öyle kazıdılar hafızalara... suçum sadece aşık olmaktı... senin gibi bir şapşala...
abi beni sev.
mucuks.
sensiz doğan güneşlerim ecelimdi benim, bir bahar cellatı gibi her sabah boynumu vuran horoz çığlıkları... ötüşün, öpüşün... söylesene nasıl, nasıl silebilirim içimdeki bu fırtınaları, kökünden dinamitlemek mi lazım sonsuz haykırışlarımı... dudaklarım gezinirken baldırında, kıllarını kopardım tek tek, tek tek güneşe verdim, ele verdim, yele verdim onları, uçsunlar diye, senin kokunu, evet senin kokunu götürsünler diye uzak diyarlara... belki papua yeni gine' ye, belki mimar kemalettin' in mezarına, rey' e, belki semerkant' a senin kokun, evet senin kokun ulaşsın diye...
kıpırdayamadım sensiz gün batımlarında, bir sokak fahişesiyle yatan rahibin iç acımasıydı belki benimki. bir şeytan, nasıl ki kibrinden duymuyorsa pişmanlık, ben de senin o turuncuya çalan cemaline bakarken vurmadı beni hiç pişmanlık... vurmadı, vurmadı anlıyor musun ? anlıyor musun beni söyle !!!
şimdi sessiz haykırışlarımın bedelini kim ödeyecek ? kim verecek idam hükmümü ? sen mi ? sen mi vereceksin söyle ! hakim sen misin, yoksa savcı mı, yoksa gardiyan mı ? söyle bana, söyle bana, nesin sen, ne istiyorsun benden, aşkımdan, benliğimden, ruhumdan, bedenimden ne istiyorsun, ne istiyorsun söylesene !
cellatım oldun, ve idam fermanımı imzalayan gaddar savcı... bir şafak vaktinde astılar beni, sessizce, yağmur çiseliyordu sadece, hapishanem sevdaydı, boynumda bir yafta ve hükümlü bellediler adımı, öyle kazıdılar hafızalara... suçum sadece aşık olmaktı... senin gibi bir şapşala...
abi beni sev.
mucuks.
güncel Önemli Başlıklar