bugün

oğuz atay a mektup

Hocam,

pink floyd'a rağmen umdum hep, uyarmasına rağmen ummagumma diye, yine de umdum. Ummak da kolay bir şey değil, bir kere umarak bakabilmen lazım ki, zordur umarak bakabilmek. Gözlerini uzaklara dikmen lazım, bakışlarında bir beklenti olması lazım. Mesela dolmuş bekliyorsun, ve uzaklardan bir tane geliyor, sen gözlerini kısa kısa ona bakarsın da, üstünde yazan semt adını okumaya çalışırsın ya, umarak bakmak onun gibi birşey.

Dolmuş'u godot gibi düşün şimdi abi, bekliyorsun gelecek. Umarak bakıyorsun, yazıları okuyorsun, godot yazsın istiyorsun, godot sanıyorsun, fakat godoş çıkıyor. Bir tane daha geliyor, o da godoş çıkıyor. Godot bir türlü gelmiyor. Oğuz abim, sen de gidip o samuel beckett denen zibidiyi dövmek istemez misin o anda. işte benim hayatımda böyleydi be abi. Beckett'in lanetinde yaşıyordum, senin gibi korkuyu değil de godot'yu bekliyordum ne zamandır.

Sonunda nasıl bitti bu bekleme biliyor musun oğuz abi; hani estragon, vlademir'e sorar ya "haklarımızı kayıp mı ettik ?", o da cevap verir, "haklarımızdan kurtulduk." diye. Benimki de öyle artık, umudumdan kurtuldum, huzurluyum.

özetle; Ne umdum, ne gumdum, be abi.

Eksper-i mental
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar