bugün

kedi

çok iyi avcıdırlar.
vaktin birinde bir çiftlikte yaşayan sarman adında bir kediyle tanıştım.(isimler de ya sarman ya tekir anasını satiyim. beyaz ise mecburen pamuk bu ne ya?) çiftliğin sahibi olan cemal abi samanlıkta bir fare gördü. iş bu fareyi ben de gördüm. her köylü gibi küreği kapıp fareyi kovalaması gerekirken cemal abi çok sakindi. kızkardeşine "melahat sarmanı getir" dedi yalnızca. biraz sonra melahat abla sarmanı getirdi. sarman ortaboylu esmer yakışıklı bir kediydi. vakur bir duruşu vardı. "hanimiş sarman hanimiş" falan diye sevecek oldum "akıllı ol lan indir o eli!" der gibi bakınca vazgeçtim. neyse, sonra melahat abla sarman efendiyi olay yerine bırakıverdi.

sarman yaklaşık bir saniye içinde güdümlü bir roket gibi fırlayıp fareyi yakaladı ve o anda da öldürdü. otun samanın içindeki fareyi ne vakit gördü? nasıl bir strateji geliştirdi? ne ara karar verdi ve uyguladı anlayamadım. sonra boğduğu fareyi bir ingiliz asilzadesi edasıyla dişlerinin ucuna takıp sakin adımlarla cemal abinin önüne bıraktı ve bekledi. (kurban çarpsın ki öyle bekledi. ikinci bir emre kadar asker gibi hazırolda durdu.) cemal abi "aferin sarman'ıma" dedi ve kızkardeşine dönerek "melahat sarmanı götürebilirsin" dedi. selamlaştılar. sonra melahat abla sarmanı kucaklayıp bürosuna geri götürdü. biz de arkasından el sallayıp "hoşçakal süpermen yine gel!" dedik. çok enteresandı.
(bkz: o zaman çok gülmüştük şimdi anlatınca komik olmadı)