bugün

2020 ekonomik krizi

en son (#34951261) bu mevzularla ilgili yazalı çok olmuş. Ama yalan yok, çok okuduğum başlık altlarındandır çünkü hakkıyla yazan yazarlar kendi bakış açılarından ekonomik zorlukları farklı farklı öyle güzel yazarlar ki hayatın ta kendisini okursunuz, buna bir saygı duruşu olarak birşeyler yazmak istiyorum.

öncelikle 2001 e çok uzaktan, 2008 e tam göbekten şahit olmuş birisi olarak yaşadığımızın daha öncekilere benzer kriz karakteri gösterdiğini söylemek zor. Aradaki en belirgin fark da, vatandaşların esas borçlu taraf olması ve borçluluk halinden çıkmalarının değil daha da borçlu hale gelmelerinin bizzat devletin kendisi tarafından teşvik edilmesini yaşıyoruz. böyle birşey ülke tarihinde bu kadar aleni yapıldı mı bilmiyorum.

yukarıda belirttiğim girimde piyasa işleyişi konusunda kendi kendime fark ettiğim bir sarmalı aktarmıştım. bu sefer de bireysel borçlanma konusunda yine kendi fikirlerimi yazacağım.

yurttaşlarımla ilgili en temel eksikliklerden birisi finansal okur-yazarlığımızın düşük olması. Bu alan işi biraz bilenler tarafından parsellenmiş, bilgi yeterince paylaşılmayan ve temelleri de vatandaşlara aktarılmayan bir alan. kültürümüz gereği hep parasal konuların aile büyükleri başta olmak üzere bir bilene sorulmak üzere konumlanması nedeniyle finansal okur-yazarlık konusunda bu alanda ders almış üniversite mezunlarının bile* eksik bilgi sahibi olduğu günleri yaşıyoruz. ve algımız, dikkatimizle çok oynandığı için basit gerçekleri göremiyoruz. her ay elime x lira geçiyorsa, benden y lira çıkıyorsa ve x<y ise borçlu olmaya mahkumsunuz demektir. sermaye birikimi sınırlı, olmayan bir ülkenin vatandaşları olarak bu kadar net konuşuyorum. avansla başlayan şanslı kesim için birikim bitene kadar zaman var.

yani bu durumu değiştirebilmek, en azından aylık bazda artıya geçebilmek için çeşitli vadelendirme seçenekleri kullanıldığı zaman, bu sefer de kullanabilir nakdiniz azalır ve her vadelendirme ek maliyet yüklediği için beklemediğiniz bir maliyet karşısında ekonominiz kırılgan hale gelir. arabanız arıza yaptı, vergi borcu çıktı, şirketin yemeği için kıyafet almak zorunda kaldınız, arkadaşlar arasında para toplarken vermek zorunda kaldınız. bu gibi tek seferlik olaylar sizi yıllar sürecek bir borç sarmalına sokacak son damla olabilir.

peki ne yapacağız? defalarca giderleri kısmak veya gelirleri arttırmayı söylemişlerdir. aptal değilseniz siz de buraya varacaksınız. da? Pratikte nasıl olacak? ek işler, sen yatarken kazandıran varlıklar, yatırım tavsiyeleri işe yarayan varsa söylesin, bende bunlardan da yok. bende de olan eşek yüküyle borç, kıt kanaat dönebilecek gelir-gider dengesi ve bu hesapları yapmayı tercih etmeyen bir eş var. ve çok dibi gördüm ne yalan söyleyeyim, örnek vermek pek istemeyecek kadar kötü. Ama şöyle genelleyeceğim, maddi kararları verme iradenizi ortadan kaldıran her etki yüksek risk içerir. insan maddi sıkıntıda iken daha kötü kararlar verir, bu da sıkıntılı durumunu arttıran sonuçlara yol açar. e arada rahatlamak için harcadığınız paralar birikmiş olsa borçları kapatacakken onlar da anlık heveslere iç edilir. yandı gülüm keten helva! yani hissiyata göre harcama tehlikelidir, fazlası kesin iflasa sürükler. demek ki bu duruma düşmeme ihtimaliniz varsa düşmeden, düştüyseniz de düşmüş halinizle tedbir alacaksınız. ama şöyle.

ne borcunuz varsa çıkartın, aylık döngüyü bir görün. kaç para cebinize giriyor, gelen para nerelere gidiyor bir bakın. sonuçta bir toplam borcunuz ve onun tamamen bitebileceği bir tarihe ulaşabilmelisiniz. ulaşamayan veya ulaşmak istemeyenlerle işim yok, onlar batağı gördükten sonra isterse ziyaret edebilirler, keşke batmasalar. o tarihe kadar her ay yaşayacağınız durumu size iyi bir hesap dökümü sağlar. Excel tablo mu yaparsınız, deftere mi yazarsınız bilmem ama bunu yapın. ay sonuna ne kadar elinizde para kalır tahmin edin, sonra bakın bakalım aysonu hakikaten o kadar kalıyor mu? çok sapma varsa bir kere kontrolü ele alın. çok uzun bir süre de olsa biteceği bir gün olur. Ben bu hesabı yaptığım zaman 1080 gün çıkmıştı. ve başladım geriye doğru saymaya. siz kendi sayınızı 1080 yerine yazın Bugünden 1080 gün sonra borcun bitecekse, bugün yapabileceğin sınırlı. Ama başka yeni borç yapmamak, 1080 günün bitiminde de bugünkü kadar borç içinde olmamak elinizde. Buna odaklanın. sabit gelirinizi yazın, giderinizi ona göre ayarlamaya çalışın. bakın bakalım kira, kredi, fatura gibi sabit giderleri düşünce ne kadar kalıyor. 2000 maaşım var, 1500 ödemeler varsa aslında 500 lük yaşamın vardır. e ne kadarı market alışverişine, ne kadarı diğer yaşamsal giderlere gidecek?? hiç öyle elimde 500 ü tutarım bir şekilde marketi hallederim deme. en fazla kredi kartı limitine yaslanırsın, o da bir süre sonra ödemelere eklenir, 200-300 lük insan oluverirsin.

olması gereken, 2000 maaş varsa 500 ödemelere gitmesi, ay içerisindeki hareketlere 750 ye kadar ayırabilip ay sonu 750 elinde kalabilmesi.bir sonraki ay elinde kalan 750 yi, o ayın harcama bütçesi yaparsın. e bu sefer elindeki belli, 750 içerisinde kalabilirsen zaten yeni gelen maaştan para harcamadın. 600 harcadıysan, sonraki ay için 150 ekstra elinde kalmış olur. onu da biriktirmeye başlarsın. belki ne zamandır aklında olan küçük bir hediyeyi sevgiline alırsın. ve bak cebinde hala harcayacak paran var.

ama işte vatandaşın kaç tanesi böyle hesap yapıyor ve kaç tanesi eline geçen paranın çoğuna inisiyatif koyabiliyor? ben zor yoldan gittim ve hala anlatamadım eşime. ama giderleri az kısabildik. bataktan da erken çıktık, 1080 yarılanmadan kısa vadeli borçlarımı ödeyebildim. çünkü dikkatimi sağda soldaki tiplerin ne kadar kazandığına, insanların yaşadığı hayatlara değil sadece ama sadece ailemin ve kendi hayatlarımıza verdim. bu, elimdeki işi zoraki kabullenip orada mevzi elde etmeme yaradı ve bu işten karlı çıktım. gelirimi arttırabildim, o şekilde kurtardım. tamamen değil ama muhtemelen.

kriz diyorduk, kriz tek tek sizlerin bireysel borçluluğunuz düşük olduğunda yokluğundan bahsedeceğiz. hepimizin ekonomisi kırılgan ve ilk darbede yıkılır halde, nefret ettiğimiz ve sırf biriken borç dağını eritmek için katlandığımız iş ve işyerlerine gidip gelip kalan zamanda ancak uyuyabildiğimiz bir ülkede işler zor. ama küçük de olsa bir umuda sarılabiliyorsanız, bir gün hepsi bitecek. ve en güzeli de, insan geriye gelişmiyor. o yüzden bu yazıyı buraya kadar okuyabilmiş bir kişide farkındalık veya özgün bir fikir yaratabildiysem ne mutlu bana. yoksa kriz hepimize.