bugün

çocukluk korkuları

(bkz: çekirge)

büyüdüm ve hala korkuyorum.
nedenine gelince...

yıl 2004, ortaokul yılları, eylül ayı. doğum günüm kutlanmamış ve o üzüntüyle yatağıma girdiğim bir gecenin sabahı.

jantiyim, ayağımda abimin aldığı 2002 dünya kupasından kalma krampon.
üstümde 123 rakamlarının yazılı olduğu mavi önlüğüm ve masmavi gökyüzü.
3 kardeş okula gitmek için hazırlanıyoruz.
annem tek yumurta kızartmış, üçe bölüyor.
maddi durum kötü falan.

neyse çıktım evden, saçlarım briyantinli.
okula vardım.
kafası sıcaktan haşlanan kel bir öğretmenin terleyen suratını görmemle başlayan lanet bir pazartesi sabahı loading...
o zamanlar bile pazartesi sendromu varmış da twitter daha çıkmamış.

2. dersteyiz, yasemin öğretmen tahtada yazdığım cümleyi beğenmediği için beni azarlayıp sırama gönderdi.
sinirliyim ama çok belli etmiyorum.
saçlarım hala briyantinli.
inek yalamış derler ya o değil.
bildiğin deve yalamış.

teneffüsü bekliyorum.
zil çaldı ve ben kafası kesik tavuk gibi hızla dışarı koşuyorum.
ben dışarı çıkarken, diğer sünepe öğrenciler içeri geliyor.

kafama bir fil oturmuş gibi bir şey anlamadım ve dışarıda buldum kendimi.
anaaaaa...

okulu çekirgeler basmış. irili ufaklı her boyuttan çekirgeler okulun duvarlarında.
yerde gezenler, pırt diyip ayak bastığınız yerden zıplayanlar...

ulan kromozomcu aklına bir ipnelik geliyor ama der gibi iç sesim beni uyarıyor.
ama dinler mi şizofren tarafım...

aldım bir tanesi korka korka ve yamalı pantolonumun iç cebine koydum.
bir elimle de cebimin içinde tutuyorum.

maazallah koparır bir parçasını, rezillik...

adını da feriha koydum... şaka lan şaka...

adını cafer koydum...

içeri zili çaldı hemen koştum sınıfa.

planımı kurmuşum, heat filminden val kilmer geçiyor aklımdan...

ve planıma engel koyma ihtimali olan o kişi...

şu an 2 çocuğu olan o zamanların orospu asuman'ı kız, hatice...
sınıf başkanı.
sınıfta duruyor ve öğretmen seni çağırıyor dedim.
çıktı sınıftan.

ben de hemen cebimde tuttuğum cafer'i öğretmenin çantasına koydum ve fırladım sıraya.

orospu asuman geldi, öğretmen beni çağırmamış dedi ben de öyle anladım deyip savuşturdum.
yoksa biraz daha konuşsa bütün otoritemi çökertecek yelloz.

neyse herkes geldi, en arkada, saçlarım briyantinli, patrick bateman havasındayım.
bir şey olsa kartviziti çıkarıp masaya koyacağım öyle o derece.

here comes emanuel eboue....

yasemin öğretmen geldi, kalktık, oturduk...

masasına geçti ve tahtayı silmesi için hatice'yi çağırdı.

yelloz tahtayı silerken yasemin öğretmen de çantasından bir şey almak için nenemin elleri gibi kırışmış elini çantaya koyar koymaz benim cafer zıpladı...

sınıfta bir kargaşa, hatice osurdu osuracak, sıçmasından endişeliyiz...

yasemin öğretmen sandalyeyi devirdi, 1 saatlik kovalamacanın ardından öldürülen sinek gibi duvara yapıştı...

sınfıta gülenler, osuranlar, korkanlar, sıçanlar....

ama bilin bakalım kim istifini bozmuyor?

evet bildiniz, ben... kromozomcusizofren...

kısa bir sonic boom'dan sonra the office dizinden michael scott edasıyla yan sınıftan beşir öğretmen geldi.

aynen şu:
https://www.youtube.com/watch?v=ObWrdYQ_6xY

ortalık duruldu ve yelloz hatice beyin ameliyatından çıkan cerrah gibi terli...

yasemin öğretmen'e bir bardak su getirildi.

herkes sakinleşti.

derse ara verildi.

çekirgenin kimin koyduğunu da yıl olmuş 2020 hala öğrenemediler.

benden şüpheleneler vardı ama dedim ya patrick bateman...

soğunkanlı ve keskin bir psikolojiyle şüpheleri yok ettim.

2 sene sonra....

yıl 2006 liselere giriş sınavından sonra eve dönmüşüm.

babam bahçe işleriyle uğraşırken ben de yardıma gittim.

babam merdiven altındaki kovalardan birini almaya gönderdi.

hemen fırladım, sınavın verdiği yorgunluk ve stres ile dikkatim dağılmış...

merdivenin altına girdim.

kovayı alacakken "lan!" dedim içime bir şey girdi.

sırtımı trambolin sanan bir şey zıplayıp duruyor.

aman allah'ım yoksa...

yoksa 2 sene sonranın intikamı mı alınıyor benden?

hemen çıkmaya çalıştım merdiven altından... kütttttt...

kafayı vurdum...

kafam bira göbeği gibi şişik, sırtımda bir cafer'in kuzeni...

anammmm.... nasıl soyunuyorum görmeniz lazım...

eve çağrılan escort'un "son 5 dakikamız kaldı şekerim" demesinden sonra son sevişmeyi aceleye getiren mahmut abi gibiyim...

avlunun ortasında soyunuyorum... bağırıyorum çağırıyorum...

bi baktım babam, gece yarıları erotik sitelerde takılırken beni yakaladığı bakışlar...

yerden bir şey aldı ve çöpe götürdü...

"o ne?" diyeceğime "kim o?" dedim...

sanki cafer'i ararmış gibi... sanki 2 sene önceki ortağımı ararmış gibi...

"çekirge" dedim babam ve o an şişik kafama kaynar sular dökülmüş gibi sendeledim...

dünya karardı...

2 sene önce yaptığım şeyin cezası... dante'ninilahi komedya'sında 3. katta gibiyim.

giyindim, saçlarımı düzelttim...

o gün bugündür çekirgeden korkarım.

hala bazen bizim mahalleye gidince o hatice'yi görürüm.

ve ne zaman görsem sanki osuruyormuş gibi bir yüz ifadesiyle bana ters ters bakar...

hiç sevmedi beni... olsun...