bugün

ben bu yazıyı sana yazdım

yıllar oldu. 2 ay bile sürmedi konuşmamız. hiçbir şey yaşadık sayılmaz. bırakıp gittikten birkaç ay sonra da beni unutmuşsundur muhtemelen. şu an imkan olsa gelip kendimi tanıtsam, tanımazsın bile. en fazla diyeceğin "ha doğru ya, öyle biri vardı değil mi" olacaktır. bunu da biliyorum. gerçekte yıllar oldu ama içimde sanki dün olmuş gibi. yüz yüze bile görüşmedik halbuki.

fakat tüm bunlara rağmen neden ben hala unutamadım? neden her bir hayalimde, her baktığım yerde, her gördüğüm şeyi sana bağlayıp hatırlayabiliyorum? nasıl oluyor ki sen evlenmiş olmana rağmen ben hala seni unutmayı ve atlatmayı beceremedim? bu kadar az şey yaşadık evet ama ben neden bu kadar bağlandım sana? evlenmeyi çok istediğim halde başkalarıyla evlenmekten vazgeçecek kadar bağlanmak hem de. ne senden önce ne de sonra hiç kimse olmadığından belki bilmiyorum. evlendikten sonra senin aklıma gelmenden korkuyorum. çok denedim seni unutmayı ama her zaman aklımın bir kenarından çıkıyorsun karşıma.

nedenini bilmiyorum. yanlış kişiye bağlandım, yanlış kişiye sadık kaldım ve yanlış hareketlerde bulunuyorum ve bundan da kurtulamıyorum. ben bunları yaşarken sen beni hatırlamıyorsundur bile.

hayat ne garip.