bugün

rene magritte

Yukarıdaki beyanın esasında o kadar pür bir yanıtı var ki!
Sanat her şeyden evvel bünyesinde yaratıldığı dünyanın (sanatçının şekil aldığı toplumu) izlerini taşır ve var olur.Bu sebeple gelişimsel ve yanı sıra anlamsal olarak değişir ve gelişir.Bunu Yazılı sanat metni kaynaklarından başta gelen e.gombrich’in sanatın öyküsünde sanatı kronolojik bir eksende ele aldığını görmekteyiz.
Bu sebeple tarih boyunca değişim ve önemlisi anlamsal bir aşama kaydeden sanat,postmoderniteye kadar Farklı amaçlarla ortaya konmuştur.(mağara duvarındaki resimler bilinmezliğin verdiği korkudan gelen totem anlayışıyla yapılıyorken rönesans’ta ise toplumun yapısını anlatan ve yansıtan din-isa-Meryem konuları hedef alınmıştır)
“Resme şöhreti getiren” şey sanat dünyasında daha öncesinde karşılaşılmamış tavırdır.Bu biçim,teknik özelliklerinin yanı sıra anlamsal derinliği kapsar.Carlo carra’yı ünlü yapan sıradışı fırçalara sahip olması değil,o dönemde “fütüristik” anlayışın ilk kez belirmesidir, bir Örnek daha Empresyonizm’e (izlenimcilik) bakalım;19.yy’a kadar hiç bir sanatçı topluluğu atölye dışına çıkıp güneş ışığını kovalarcasına dağlarda,bahçelerde kırlarda resim yapmamıştır.Evet elbette bunu yapan insanlar da vardır ama anlamsal bir bütünlük oluşturmak,sanata nihai bir yön vermek aldına değil.Şunu da unutmamalıyız ki sanatta ün dediğimiz şey,bu bahsettiğimiz dönemler için anlık yaşanan durumlar değildir.Rene Magritte de iki tuval boyadıktan sonra bilinen bir sanatçı değildir.Hele ki o dönemde yaşamış sanatçıların bir çoğu,tanındıklarını bilmeden ölüp gitmişlerdir;Vincent Van Gogh,Rembrant ve bir çok sanatçı,müzisyen ve kompozitör.