yargıtayın skandal cemevi kararı

(bkz: hakkaniyet)
yerinde bir karar.

doğru olmasının ötesinde sözlük, gazete, kamuoyunda yanlış yorumlanan karardır. cem vakfının ve dolayısıyla alevilerin derdi/talebi elektrik faturalarımız ödensin, masraflarımızı devlet karşılasın değil istekleri cemevlerinin ibadethane sayılmasıdır.

görüleceği üzere zaten sadece 6 adet elektrik faturası konu edilmiş, bu adamların fatura ödeyecek finansmanı mı yok sanıyorsunuz. kendi aralarında organize bir kesimden bahsediyoruz ve dernekleşme, vakıf konularında epey kuvvetliler. bu elektrik faturası meselesi ibadethane sayılmak, mahkeme kararı alabilmek için araç olarak kullanılmış.

birçok yazar bunlar da devleti sömürüyor, ibadet ettiğin yerin parasını ödeyin diye eleştirmiş ama boş bir saldırı olmuş. cem vakfı, laik devlet nedir bilen kişiler tarafından yönetiliyor, çok kez yöneticilerini dinleme ve geçen yıl sivas şube başkanıyla da konuşma fırsatım oldu. devletin dini meseleleri finanse etmesinin, fatura ödemesinin, cami-cemevi inşaat etmesinin devletin niteliklerine aykırı olduğunu biliyorlar. laiklik ilkesince devletin her inanca eşit mesafede olması zaruretini, her kesimin kendi inancı için ekonomik fedakarlık yapması gerektiğini, bu yükümlülüğün ateiste, deiste, sünniye yüklelenmeyeceğini de biliyorlar. bu kendi inancını parasal destekleme konusunda yıllardır sünni kesim tarafından sömürüldüklerinin, kendi paralarıyla yapılan camilerin, verilen din adamı maaşlarının, kendilerine hiçbir faydası olmayan diyanet bütçesinin de farkındalar.

2014'te verilen aihm'in "cemevleri ibadethanedir" kararını zamanın diyanet işleri başkanı görmez "halkın kararı daha önemlidir" diyerek siyaseten* bozmuştu. geldiğimiz noktada yargıtayımızın 4 yıl sonra aihm'e parelel verdiği kararına hükümet tarafından ne gibi tepki verilecek ya da susulacak merak konusu.

çok yazdım galiba, az da bira yudumlarken sazımı çalayım, rahatım nasıl olsa faturayı devlet ödüyor!