bugün
- icardi190527
- hamas bir terör örgütüdür15
- suriyeliler suriye'ye dönsün12
- vatandaşlık farkı alan otel24
- bir kadının yemek ısmarlaması15
- erkeğe ne hediye alınır34
- futbolcu ismiyle nick almak12
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız19
- anın görüntüsü13
- icardi1905 silik olsun kampanyası19
- şehirler arası aşk yaşamak9
- true'nin porno arşivi kaç gb8
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler10
- aleyna tilki10
- sözlük kızından gelin olmaz21
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- alınan en güzel iltifat14
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim9
- cumaya gidenlerin çok azalması10
- bik bik'in balona binmesi34
- en yaşlı özelliğiniz9
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim23
- sabah aç karnına içilen bira13
- ideal duş alma sıklığı14
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi13
- artificialintelligence9
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız9
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım14
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı23
29 entry'de sadece macapapazi'nin farklı yaklaştığı durum. bir partiyi, başka partilere oy vermeden ömür boyu destekleyen kişi için söylenebilecek söz. şimdi durumu inceleyelim;
siyasi tercihler belirli hassasiyetlerle oluşur. bunlardan bir kaçı şöyledir:
- din karşısındaki / yanındaki duruş
- milli hassasiyetlere yaklaşım
- ekonomi politikaları
- mezhep, etnisite vb. mikro kimlikler
- dünya konjonktürü
- ideolojik akımlar
80 ihtilali sonrası geliştirilen "4 renk" yaklaşımı sayesinde ülke giderek apolitikleşti. buna karşı taraftan bakınca normalleşti de diyebilirsiniz. dolayısıyla siyasi tercihleri statik kılan öncelikler azaldı, dinamik kılan güncel, popüler, sığ tercihler çoğaldı.
gençlerin deyimiyle takım tutar gibi parti tutan insanlar, destekledikleri partiyi kayıtsız-şartsız savunur gibi görünseler de en ciddi çatışmaları parti içinde yaşar, en büyük demokratik mücadeleyi parti içinde verirler. en acımasız eleştiriler de parti yönetimine yapılır.
bu şu demektir: benim bir ideolojik, dini, milli tercihim var. bu tercihi sahiplenen partiyi destekleyeceğim, ancak partinin bu çizgide olması için de parti içi yönetime katkıda bulunacağım, parti içi demokrasiyi işler hale getireceğim.
peki pratikte bunlar gerçek oluyor mu? el cevap, kısmen.
bir partinin destekçisi, partisinin yönetiminden memnunsa sorun olmuyor, her seçimde o partiye oy veriyor. eğer değilse, eleştiriyor. eleştirileri dikkate alınmazsa problem başlıyor.
türkiye'de siyasi, dini, ekonomik ve milli tercihleri birbirinin aynısı olan siyasi parti her dönemde bulunmuyor. dolayısıyla seçmenin büyük kısmı partilerini değiştirmiyor ancak yönetimler üzerinden memnuniyetsizliğini dile getiriyor. bu da siyasi partiler yasasına çarpıyor.
hemen her tercihin, olağanüstü durumlarda kayabileceği bir başka parti her zaman oluyor. ancak, gerek seçimi kazanma şansı, gerekse hazineden yapılan yardımların harcanış şekilleri bu küçük partilerin tercih edilebilirliğini azaltıyor.
netice olarak, ben kendimden biliyorum ki gayet de güzel takım tutar gibi siyasi parti tutuyorum. partimin yönetimini ideolojilerim doğrultusunda eleştiriyorum. sesimin yetişmediği yerde de sandığa gitmiyorum. bu da bence gayet doğal bir davranış şekli.
siyasi tercihler belirli hassasiyetlerle oluşur. bunlardan bir kaçı şöyledir:
- din karşısındaki / yanındaki duruş
- milli hassasiyetlere yaklaşım
- ekonomi politikaları
- mezhep, etnisite vb. mikro kimlikler
- dünya konjonktürü
- ideolojik akımlar
80 ihtilali sonrası geliştirilen "4 renk" yaklaşımı sayesinde ülke giderek apolitikleşti. buna karşı taraftan bakınca normalleşti de diyebilirsiniz. dolayısıyla siyasi tercihleri statik kılan öncelikler azaldı, dinamik kılan güncel, popüler, sığ tercihler çoğaldı.
gençlerin deyimiyle takım tutar gibi parti tutan insanlar, destekledikleri partiyi kayıtsız-şartsız savunur gibi görünseler de en ciddi çatışmaları parti içinde yaşar, en büyük demokratik mücadeleyi parti içinde verirler. en acımasız eleştiriler de parti yönetimine yapılır.
bu şu demektir: benim bir ideolojik, dini, milli tercihim var. bu tercihi sahiplenen partiyi destekleyeceğim, ancak partinin bu çizgide olması için de parti içi yönetime katkıda bulunacağım, parti içi demokrasiyi işler hale getireceğim.
peki pratikte bunlar gerçek oluyor mu? el cevap, kısmen.
bir partinin destekçisi, partisinin yönetiminden memnunsa sorun olmuyor, her seçimde o partiye oy veriyor. eğer değilse, eleştiriyor. eleştirileri dikkate alınmazsa problem başlıyor.
türkiye'de siyasi, dini, ekonomik ve milli tercihleri birbirinin aynısı olan siyasi parti her dönemde bulunmuyor. dolayısıyla seçmenin büyük kısmı partilerini değiştirmiyor ancak yönetimler üzerinden memnuniyetsizliğini dile getiriyor. bu da siyasi partiler yasasına çarpıyor.
hemen her tercihin, olağanüstü durumlarda kayabileceği bir başka parti her zaman oluyor. ancak, gerek seçimi kazanma şansı, gerekse hazineden yapılan yardımların harcanış şekilleri bu küçük partilerin tercih edilebilirliğini azaltıyor.
netice olarak, ben kendimden biliyorum ki gayet de güzel takım tutar gibi siyasi parti tutuyorum. partimin yönetimini ideolojilerim doğrultusunda eleştiriyorum. sesimin yetişmediği yerde de sandığa gitmiyorum. bu da bence gayet doğal bir davranış şekli.
güncel Önemli Başlıklar