bugün

2 nci dünya savaşından sonra almanya vs türkiye

Benzeri bir hızlı kalkınma hamlesi birinci dünya savaşı'ndan sonra türkiye'de yaşanmıştı:
"
On yılda on beş milyon genç yarattık her yastan.
Basta bütün dünyanın saydığı Başkumandan;
Demir ağlarla ördük Ana yurdu dört bastan.
"

Almanya ile olan fark türkiye'nin sözkonusu dönemde göçmene ihtiyaç duymaması değil sadece; daha önemli olanı yukarıdaki alıntının orta dizesi: "Basta bütün dünyanın saydığı Başkumandan". Yani lidere dayalı kalkınma. denecektir ki almanyada'da ikinci dünya savaşı öncesinde hitler vardı, işte onlarda da lider farkı olmuş. biz ondan bahsetmiyoruz; savaş sonrası hitler'siz kalkınabilen almanya farkından bahsediyoruz. bugün kimse almanya'nın 1945 sonrası gelişmesindeki isim ya da isimleri hatırlamaz, ancak türkiye'nin gelişmesindeki tek faktörün ismini bilir.

görülmesi gereken fark tam da bu işte: sisteme dayalı dinamiğe karşı adama dayalı parlama dönemi. almanya bugün modern dünya ya da batı medeniyeti denen hadisenin tam ortasında en hayati rolleri alan ve almış bir konuma ve geçmişe, yani "geleneğe" sahip. yani son birkaç yüzyıldır türkiye ve benzeri ülkelerin toplumları bilim, sanat ve kültürel birikim konusunda ne kadar durağanlaştıysa almanya ve benzeri ülkeler de o kadar dönüştüler, serpildiler ve derinleştiler. bilimsel, kültürel ve sanatsal gelişimler teknolojik ve ekonomik yansımaları da beraberinde getirdi. bunların nedenleri vs. apayrı tartışma ve yazı konusu.

türkiye insanında bireysel kapasite olarak bir problem yok; işte almanya sistemine koy, adapte olup o yapıyı kalkındırsın. aynı şekilde benim diyen almanı da türkiye sisteminde etkisiz bir elemana dönüştürmek mümkün.