bugün

1945 de biten savaştan sonra, Almanya'ya işçi göçü 15 yıl sonra başladı. 1960 da. Dedemler 70 de gitmişler, en son gidenler.

Yani bu demek oluyor ki, 2. Dünya savaşından sonra 4 federal Almanya ülkesi olarak, paramparça Almanya. 15 yıl sonra işçi ihtiyacı duymaya başladı.

15 Yıl sonra! Sıfırdan ülke kurduktan 15 yıl sonra işçi ihtiyacı duymak ne demek ya? 15 sene de yıkılan sanayii sıfırdan kurup, işçi ihtiyacı olmak. 15 senede.
Doğu-batı berlin hâlâ varken, ingiltere ve Fransa işgalinde yeniden kurulan bir devlet. Almanya.

15 sene de her şey yapılır, her şey. Bunlar iktidara geleli 16 sene olmuyor mu?
türkiye'nin akp döneminde yetişip öne geçtiği versus. 3. havalimanı açılsın o zaman yarış biter açık ve net.
Almanya'nın hitler'i vardı, bizimse milli şefimiz.
Tarihi karşılaştırmalı okumak gerekiyor. Burda yazılan pek çok şey dogru değil. Eksik bilgiler, eksik olduğu içinde yanlış !
konuya meralı olanların unsere mütter unsere vater- 3 bölümlük mini diziyi izlemesi tavsiyedir.
adamların savaş sonrasında kendilerini bu denli toparlayıp sanayi ülkesi haline gelmeleri takdir edilesidir.
Toparlanmak için herhalde bir tokat yiyip şımarıklıktan kurtulmak gerekiyor. Japonya ve almanya arasındaki benzerlik bu işte. Gerçi en büyük tokadı biz yedik de doğrulduk kurtuluş savaşı zamanı ama niye bir almanya veya japonya değiliz tartışılır.
Olayı sadece Türkiye bazına indirgemek cahilliktir. Almanlar kendisini yenen devletleri de şimdi ekonomik güç anlamında donunda sallar. Ayrıca bu işler temelden başlar. Adamlar sıfırdan başlamadı. Zaten ikinci dünya savaşı sırasında da dünyanın sanayi deviydi savaştan sonra para ve insan sıkıntısı çekse de yine oturmuş bir sanayi düzenleri vardı. Aynı şey japonya için de geçerli. Bak rusyaya o gün almanları tepelediler ama ekonomileri hala petrol doğalgaza bağlı.
türkiye asla fiili işgali kabul etmedi.

ancak hem osmanlı'nın son çeyreğinde, hem inönü'nün son dönemleri ve menderes döneminde ekonomik sömürge olmayı kabul etti. evet atatürk döneminde yapılan kalkınma planlarını devam ettirmeyen, sanayi teşvik kanunu yürürlülükten kaldıran, ithalatı kolaylaştıran inönü de bu olaya dahildir.

öte yandan marshall yardımlarında iki kuruş parayı dahi taahhütle alan bir tütkiye varken, almanya misli misli fazla yardım için tek ekonomik veyahut üretim temelli bir taahhüt ve sınırlama kabul etmedi.

bugün alman topraklarında 50'yi aşkın nato değil, bizzat abd üssü olduğu doğrudur. hatta baltık ülkelerine abd ordusu sevkiyatı almanya üzerinden yapılır. ancak bu durum almanya'nın isteğiyle olmadığı gibi üstelik bu şartlarda kendi eliyle ekonomik sömürge olmayı kabul etmemiştir.

peki türkiye ne yaptı?
iki kuruş yardım için 2.kalkınma planını uygulamadı, kapsamı genişletilmiş sanayi teşvik kanunu yürürlülükten kaldırdı, hibe karşılığı üretim yapmakta olan fabrikalarını kapattı, kolaya alışıp yabancı sermayeye tapar hale geldi.

mustafa kemal atatürk'ün hem askeri, hem ekonomik bağımsızlık kazanan ülkesi ekonomik sömürge ve pazar haline geldi. çünkü uzun vadede ekonomi ve üretim düşünemeyecek kadar aptaldık, tembeldik.

sonucu hep birlikte görüyoruz.
Cevabı basit 16 yılda biz Almanya gibi sanayi devi zamanın süpergüçlerine kafa tutacak bir güç olmsk yerine ki hali hazırda fabrikaları da vardı, yerimizde saymayı tercih ettik, ayrıca Hitler potansiyeli de var adamlarda, bizim hiçbir yatırımımız yok Atatürk ten bu yana evet taaa 1936 dan bu yana hiçbir şey yok, şimdi de olmadı kriz geliyorum dedi biz umursamadık yapacak bir şey de yok geçmiş olsun.
almanya hep koalisyonlarla yönetilirken

http://www.wiki-zero.net/...dlcm1hbnlfZ292ZXJubWVudHM

türkiye genel olarak hep tek parti iktidarıyla yönetildi.

http://www.wiki-zero.net/...8a8O7bWV0bGVyaV9saXN0ZXNp

koalisyonun olmadığı yerde, güçler ayrılığı, uzlaşma ve etkin kontrol mekanizmaları olmaz.
Benzeri bir hızlı kalkınma hamlesi birinci dünya savaşı'ndan sonra türkiye'de yaşanmıştı:
"
On yılda on beş milyon genç yarattık her yastan.
Basta bütün dünyanın saydığı Başkumandan;
Demir ağlarla ördük Ana yurdu dört bastan.
"

Almanya ile olan fark türkiye'nin sözkonusu dönemde göçmene ihtiyaç duymaması değil sadece; daha önemli olanı yukarıdaki alıntının orta dizesi: "Basta bütün dünyanın saydığı Başkumandan". Yani lidere dayalı kalkınma. denecektir ki almanyada'da ikinci dünya savaşı öncesinde hitler vardı, işte onlarda da lider farkı olmuş. biz ondan bahsetmiyoruz; savaş sonrası hitler'siz kalkınabilen almanya farkından bahsediyoruz. bugün kimse almanya'nın 1945 sonrası gelişmesindeki isim ya da isimleri hatırlamaz, ancak türkiye'nin gelişmesindeki tek faktörün ismini bilir.

görülmesi gereken fark tam da bu işte: sisteme dayalı dinamiğe karşı adama dayalı parlama dönemi. almanya bugün modern dünya ya da batı medeniyeti denen hadisenin tam ortasında en hayati rolleri alan ve almış bir konuma ve geçmişe, yani "geleneğe" sahip. yani son birkaç yüzyıldır türkiye ve benzeri ülkelerin toplumları bilim, sanat ve kültürel birikim konusunda ne kadar durağanlaştıysa almanya ve benzeri ülkeler de o kadar dönüştüler, serpildiler ve derinleştiler. bilimsel, kültürel ve sanatsal gelişimler teknolojik ve ekonomik yansımaları da beraberinde getirdi. bunların nedenleri vs. apayrı tartışma ve yazı konusu.

türkiye insanında bireysel kapasite olarak bir problem yok; işte almanya sistemine koy, adapte olup o yapıyı kalkındırsın. aynı şekilde benim diyen almanı da türkiye sisteminde etkisiz bir elemana dönüştürmek mümkün.
çalışkan, aklı başında bir milletle; tembel, sorgulamaktan aciz bir milletin karşılaştırılmasıdır.
almanyayla bir olmamız mümkün değil, burada bir esnafa bakıyorsun adam çok alakasız bir şey satıyor iki hafta sonra gitmişsiz zam yapmış, neden diyorsun e enflasyon kem küm keme küme falan ediyor, maliyetin değişti mi kardeş senin sattığın bu malda? hayır, ama olsun enflasyon yüksek çıktı o yüzden zam yaptım.