bugün

süleymaniye camii

istanbul'da, gerek mimari gerek estetiksel açıdan sanatsal değeri en yüksek yapılardan biri. Minarelerin uzunluklarının kubbeyle uyumu, camiiye piramitsel bir görünüm kazandırır. Mihrapta, hiçbir elektronik araç bulundurmadan camiinin tamamında sesiniz duyulabilir. Camii, dünyanın en muhteşem benzersiz vitraylarına sahiptir. içeride dört adet kahverengi mermer blok bulunur ki, her birisi o devirdeki mısır hazinesinin on misli değerindedir. Camiinin arka giriş kapısının hemen üstünde is odası bulunur. Camii içindeki hava akımı, kandil islerinin bu odada toplanmasını sağlar. Devrin Alman kralı tarafından, mihraba konulmak üzere gönderilen değerli kırmızı taş, ön kapıda yerdedir. insanlar üstünden geçe geçe taş aşınmış, içinden bir haç çıkmıştır. Camii temelinin oturması için Mimar Sinan'ın inşaata ara vermesini yanlış yorumlayan iran Şahının alay dolu sözleriyle birlikte camiinin inşaatı için gerekli olabildiğini düşündüğü miktarda gelen mücevherler, padişahın emriyle harca karıştırılmıştır. Mimar Sinan bu değerli taşları yine de ziyan etmek istememiş, 56 metre uzunluğundaki kısa minarelerden birine özenle dizmiştir. Yılar geçtikçe güneş ışığının etkisiyle bu taşlar değerini ve parlaklığını yitirmiştir. Fakat o minarenin ismi Cevahir minaresi olarak kalmıştır. Kısa minarelerde iki, uzunlarda üç olmak üzere toplam on tane olan şerefe sayısı, Süleyman'ın onuncu padişah olduğunu sembolize eder.

En ufak bir bölümünün bile bir sürü hikayesi bulunan bu yüce mabet, mutlaka iyi bir rehber eşliğinde gezilmelidir. Fakat şu sıralar caminin büyük bir bölümünde (yüzde seksen kadar) restorasyon vardır. Külliyesinde bulunan lâlezar çay bahçesi çok güzeldir, gidilip görülesidir. Hemen alt tarafında ağa kapısı isminde bir cafe vardır. şahsi kanaatime göre, pierreloty çay bahçesinden 10 kez daha üstün bir manzaraya sahiptir.