bugün

kemal kara

ilköğretim çağlarımda en korktuğum kelimelerin başındaydı. diğeri de kapitülasyon...

kendini türkçe derslerine odaklamış ben, tarihle çok ilgili olamıyordum. hatta anneyi kandırmak için ders çalışıyor gibi yaptığım zamanlarda, odamın kapısını kilitleyince elime mutlaka kemal kara imzalı bir tarih ders kitabı alırdım uyumak için.

derse cılız ve kısa boylu tarih aşkıyla yanıp tutuşan kuru kerkenez öğretmenimiz geldiğinde, psikolojik travmalar yaşardım. kadınla belki hiçbir zaman göz göze gelmedik. oysa sistem çok kolaydı. öğrencilerden bir tanesi tahtaya kalkar, elindeki akşamdan çıkardığı özeti çaktırmadan okur, kendisine daha önceden anlaştığı sınıf arkadaşlarına öğretmen nezaretinde sorular sordururdu. tahtadaki eleman hal böyleyken iyi bir sözlü notu alır, soru soran arkadaşları da cesaretlerinden ve dersi dinliyor gözükmelerinden dolayı bir not defteri köşesine geçirilen artıyı..

işte bu kemal kara kelimesi, hayatımı kapitülasyon ile beraber bir dönem zindana çeviren şeydi. şimdi bile ne zaman duysam, o b.ok gibi günler aklıma gelir hala..

zamanında tarihle aramın kötü olmasının nedeninin, kemal kara olduğuna dair fikirlerim, lise döneminde iyice yerleşti. ulan lise 1'de ders kitabı değişti, tarih derslerim mezun olana kadar hep 5 geldi. hatta üniversite yıllarımda bile 1. ve son sınıfta karşıma çıkan tarih derslerim ''aa'' geldi.

o dönemde soğuttun lan beni hayattan kemal kara!..