bugün

ben bu yazıyı sana yazdım

tanım: (aptal) cesaret(i) işidir belki de...

--spoiler--

bu sevdanın adı hüzün,
mekanı yüreğim,
zamanı bir ömürdür.

tut ki sevmişsin,
tut ki sonbahardır...

"titrek bir hüzün yakalar boğazından,
ve sahte gülmelerin arasından bir özlem akar yüreğinin tenha yurduna"

sevmişsindir...

sen "sevdiğim" dersin,
sevmek kıskanır dilini...
ve çıplak bir haykırış bozar sessizliği,

seni seviyorum!

ki git-mek olmuştur şimdi...

gittiğinde hava griye çalıyordu. yağmur damlaları penceremde yer kapma savaşı verirken, bütün umutlarımı paketleyip, puslu bir yalnızlığa bırakıyordum artık. ama bu aşk için böyle bir son beklemiyordum. ya da böyle bir sonu bu aşka yakıştıramıyordum. karda el ele donarak ölmeyi düşlemiştim. ölürken bütün her şeyi yavaş yavaş unutmak ve en sonunda da beynimizi kullanamamak ve inadına birbirimize tebessüm ederek ölmek için. ya da baldıran zehiri içmeyi. hemen ölmek için. hiçbir şeyi düşünecek zaman bulamayacaktık. ama olmadı.

ve (yine) sensizim...

sensiz kalmak bir kader sanki. inancım olmasa kadere, bu kirli yapışkan sensizliğin kılıfını bulamam. kader deyip, geçiyorum. acayip bir kelime "sensizlik". onsuzluk üstüne bir şiir yazılmamış. bizsizlik, sizsizlik üzerine de... sadece sensizlik üzerine yazılmış şiirler var. acaba şairler farkında mı bunun? yani yalnızca sensizlik üzerine şiir yazmalarının. onların da hepsi sana aşık sanki. senin olmamana dair şiirler yazıyorlar. ya da hepsi ayrı ayrı birer sensizlik yaşıyor. ve hepsi seni, "sensizlik ölüm!" diyecek kadar seviyorlar. (saçmalıyorum)

ve (sonunda) gittin...

aslında gitmek nedir? insan gittiği yerden gelirse gitmemiş mi olur? gider, orada hala geldiği yerdeki sevdasını yaşarsa, gitmiş sayılır mı? yoksa gidenlere haksızlık mı ediyoruz? onlar gidişleriyle terk etmiyor mu? belki kalanlar da yolcu sayılır. ya da sen hiç gitmiyorsundur. (kendime gülüyorum) seni melekleştiren iyiliğine toz kondurmamak için neler düşünüyorum.

geri gelmeyeceğini anladım.

şimdi...

anılarım diz çökmüş, ayaklarım annesine kavuşan bir çocuk ayakları kadar çabuk ve istekli gitmeye; senin de gittiğin, sensiz anlamı kalmayan buralardan. ve (hatırlarsın) aslında hiç girmediğim yaşantının ortasından çıkıp gidiyorum şimdi; sessiz ve kimsesiz.

artık duymasan da "seni seviyorum", sensiz...

(şizofren*, ankara-önemsiz)

--spoiler--
güncel Önemli Başlıklar