bugün

askerde hergün üçbin metre koşmak

yapılan en kötü ve en sağlıklı askerliktir. (bkz: kendimden biliyorum) çekilecek gibi değildir.

herşey 28 günlük acemi eğitiminin sonunda 1 haftalık izne ayrıldığınız esnada başlar. daha o zaman düşünmeye başlarsınız "ulan 14 ay var beni neler bekliyor" diye. fakat düşündükleriniz, karşılacaklarınızın yanında rüya gibi kalacaktır. vakit gelir elde bavul suratta mazlum ve çaresiz bir ifadeyle birliğe teslim olunur. içeride hava beklenenin aksine güzeldir*, insanlar sıcak kanlı ve güler yüzlüdür biraz olsun rahatlarsınız. önce bölüğe götürülür sonra bölük'te yatağınız gösterilir, hafta sonu olması sebebiyle mekanı gezer ortalığı kolaçan edersiniz, üst devreler sanki uzaylı gelmiş gibi başınıza toplanır, saçma sapan sorularla dayanılmaz bi muhabbete sokarlar. yarın öbürgünü kestiremediğiniz için bişey demezsiniz, diyemezsiniz daha yolun başında kötü bi intiba bırakmak istemediğiniz için hepsini çekersiniz. neyse, mal mal etrafa bakarak hafta sonunu bitirir ve bölükte ilk içtimana çıkarsın. bütün rütbeliler ordadır* erler dahil bu sefer seninle kimse ilgilenmez. bir çavuş alır seni bölük komutanının yanına götürür "yeni asker der" oda seni tanımak için bir iki soru sorar, sonra çavuşa dönerek "katılış muayenesine götür" der. o andan sonra artık seni kimse kurtaramayacaktır. belki o gün askerde üçbin metre koşmadığın ilk gün ve son günündür. arazi oldum diye sevinir, sıhhiye çavuşu da sevindirirsin. gün geçer gider.
ilk mesaiyi bitirmenin gurur ve sevinciyle yat içtimasından sonra tuvaletlerden yükselen ceset gibi koku ve balgam dolu ızgaraların olduğu avluda derin nefeslerle sivilden kalan son sigaranı içerken, içinden geçenler ne aile özlemi, nede sevgili fantezisidir, sadece "yarın ne yapacağız a.ına koyayım" dersin.
koğuş görevlisinin "koğuş kalk!! kalkın laann!!" sesleriyle, elindeki süpürge sapıyla ranza demirlerine vurarak çıkardığı sesden rahatsız bir bünyeyle, sinirli bi tavır ve içses ile binlerce küfür sarf edilirek sabah saat 05:45' de kuşlar çişini yapmamışken kalkılır. akşam ceset kokusuna benzettiğin tuvalet kokusunu ararsın, çünkü bu sefer bayılmaya sebebiyet verecek kadar kötü gelir. hemen çiş yapılır koşarak uzaklaşılır. soyundurma dediğimiz yerde kamuflaj giyilir ve kahvaltı yapmak için düzen alınır. berbat bi kahvaltının ardından mesaiye başlamak için bölüğe doğru gidilir. içtima için düzen alınır. teğmen, çavuş tarafından hazırlanmış yoklama kağıdını alarak bölük komutanına tekmil verir.

tğm: bölük, 2 subay, 3 astsubay, 14 uzman çavuş, 78 erbaş ve erle görüş ve emirlerinize hazırdır komutanım
k: teşekkür ederim
tğm: saol!!
k: (bölüğe) günaydın arkadaşlar
bölük: saol!!!
k: nasılsınız
bölük: saol!!!
k: (teğmene) emir komuta sende
tğm: 3000 metre koşu başlangıç alanında toplan marş marş

herkes koştura koştura bi yere gitmeye başlar sürü psikolojisi ile sende arkalarından koşarsın ve 3000 metre koşu başlangıç alanı yazan yerde durursun. zaten oraya gelene kadar yorulmuşken olacakları ağlamaklı bi surat ifadesiyle düşünmeye başlarsın (y..ağı yedin olum). koşuya hiçbir sb/astsb katılmaz, askerler ile birlikte sadece uzman çavuşlar hazırlanmışlardır. teğmen'in emiriyle koşu başlar. en kıdemli uzman çavuşun "sol, sol, sol" sözleriyle devam eden koşuda daha 500 metre olmamışken g.tünden solumaya başlarsın, ama pes etmezsin, devam edersin, gözüne kestirdiğin mülayim bi insana iki saniyede bir sorarsın: " hı! hı! daha çok varmı, daha çok varmı hı! hı!" oda seni seni teselli etmek için "az kaldı az" der. bölük çakı gibi koşuyordur. hayat boyunca 100 metre koşmamış fakat koşuda takribi 2100 metreyi geride bırakmışsındır. kafan turp gibi şişmiştir. artık nefes alıp almadığından, yaşayıp yaşamadığından emin değilsindir. oraya gelene kadar bir iki defa koşuyu bırakma girişimi sergilemiş fakat arkandan azrail gibi gelen uzman çavuşlar "koş lan koşş! daha ilk günden askerliğin a.ına koydunuz" diyerek ve arkadan seni ittirerek koşuya devam ettirir. midene kıramplar girer, suratın evrim geçiriyormuş gibi yanar "allahım ben neredeyim ölecem galiba" dersin ama ölemezsin; son virajı aldıktan sonra koşuya başladığın yeri görürsün, elisha cuthbert ile sevişecekmiş gibi sevinirsin, serap gördüğünü sanarsın, mülayime sorarsın "geldik mi lan" oda "az kaldı az" der. moralini bozmazsın, iyice yaklaşırsın, bitime adımlar kalmıştır. öndekiler koşuyu bitirmiştir. arkanda uzman çavuş'un mixiyle "koş lan koş, koş lan koş" sende bitiş çizgisinden geçersin, yere uzanıp 14 ay boyunca bir daha kalkmak istemezsin. ama uzanamazsın, bırak uzanmayı ellerini dizine koyup dinlenmene izin vermezler. teğmen gelir "spor istasyonlarına marş marş" der. ananı dersin, ama sipastik gibi koşmaya devam edersin. spor istasyonuna geldiğinde bırak 10 barfiks çekmeyi adım atamazsın. doğal olarak hiçbir branşı yapamazsın. teğmen tarafından "bir hafta içinde yapmada göreyim" şeklinde uyarılırsın. teğmene karşı taarruza geçmeyi düşünür, annen varmı lan senin gibi bakarsın. kötü baktığını gören teğmen "ne var lann!!! ne var nee!!! o kadar adam yapıyor senin neyin eksik hıyar adam!!!" der, "komutanım" dersin "cevap verme lann sus" der. susarsın. hemde çok pis susarsın. sonra izin alıp "su içebilir miyim" dersin. izin vermezler. ulan gavur askerimiyiz a.ına koyyim diye düşünürsün. hep içinden küfürler edersin dışa vuramazsın.
spor bittikten sonra 15 dakika istirahat verirler. lan 15 dakikada nasıl dinlenecem diye düşünene kadar millet üstünü değiştirmiş çay içmeye başlamıştır. terli terli ve yüz ifaden şekilden şekile girerek kamuflajları giyersin. yaktığın sigaradan iki duman almışken tekrar içtima diye toparlanırlar ve bir fiil 14 ay boyunca bu böyle devam eder gider.

arkadaşım insanın her günü bir olmaz ki. kardeşim bir gün rahat rahat koşarsın bir gün biraz rahatsızsındır koşamazsın. ulan hepsini geçtik yeni katılan çocuğa biraz müsaade edin çocuk alışsın, pat diye 3000 metre koşturulmaz ki. ama kimseye dinletemezsin, s.ke s.ke koşulacaktır. işte o zaman guantanamo üssünde olmayı yeğlersiniz. başlarsınız küfür canbazlığına. soru işaretleri çoğalır, tsk'ya karşı bi antipati başlar. disiplinden ve baskıdan bunalmışsınızdır. biraz olsun rahatlamak için kendi kafanızda komutanlara karşı suikast planları hayal edersin. artık terhisine 1 ay kalmıştır. hala deli gibi koşmakta fakat hiçbir yere varamamış olmanın üzüntüsü içersinde son günlerin geçmesini beklersin. sonra terhis töreni düzenlenir. her bölükten bir kişi takdir alır bölüğünüzde takdir alamamak, bir boka yaramaz bir kağıt olsa da biraz kanınıza dokunur. sonra sokayım takdire dersiniz. bir gün yazıcı olduğunuz için komutana imzalatılması gereken evrakları getirirsiniz. askerliği boyunca spor yapmamış olan habercisi beklemenizi, toplantı yaptıklarını söyler. kapının önünde beklersiniz, içeriden subay astsubaylar çıkar, sizi sevenler kafanızı sıvazlar "kaç gün var terhisine" der. sizi sevmeyenler tip tip bakar, sen de tip tip bakarsın karşılık olarak. içeriye girersin, komutanım evraklar dersin; komutan, gel gel der sonra. "kaç gün var terhisine" diye sorar. "27 gün" dersin. "artık 20 gün var" der. mutluluktan gözlerin yaşarır, elin ayağına dolaşır. "saolun komutanım" dersin. "git teğmenine teşekkür et bana kalsa şuna şuna verecektim" der. o zaman ananı dersin içinden. imzalar atılır teğmenin yanına gidersin. şöyle böyle teşekkür edersin sonra teğmen "belki sporda en iyisi sen değildin ama en disiplinli en akıllı joker gibi adamdın lan yazıcı, her görevi yapabiliyorsun afferin, ama götün kalkmasın sakın gevşeme falan filan" der. içinden, ulan bizi çok s.ktin ama en delikanlısı sendin ama yinede ananı ... "saolun komutanım" dersin. terhis edilirsiniz. kırılmış kalbinizi, gevşek vucüdunuzu, oynanmış psikolojinizi, eskisinden daha sağlam, eskisinden daha dayanıklı, ve daha iradeli bir şekilde görürsünüz/hissedersiniz. askerliğin mallığını 3 hafta üzerinizden atamazsınız. sonra orayı özlersiniz. cambaz gibi küfür ettiğiniz zamanları gülümseyerek hatırlarsınız. sülalesine girdiğiniz teğmenle arkadaş olursunuz. telefon açar hal hatır sorarsınız ve aslında tsk'nın ne kadar güçlü, planlı ve disiplinli olduğunu anlarsınız. ve söylediğiniz tek söz, allah türk silahlı kuvvetlerine zeval vermesindir. amin.