bugün

sevgiliye yapılabilecek sürprizler

sene 2015. kız arkadaşım yüksek lisansı için abd'deydi ve çok nadir görüşebiliyorduk elbette ki. 6 ayda bir o gelirdi, 3-4 ayda bir de ben giderdim. hayatımda kimseyi de o kadar sevmemiştim diyorum şimdi dönüp bakınca arkama.

yine türkiye ziyaretinin son günleri geliyordu. uzakta olduğumuz için hayata ve şansımıza sövdüğümüz zamanlardı. -e o zaman neden kız bıraktı gitti diyenler olabilir, fakat öyle olmamıştı. zaten abd de tanışmıştık dönüp şaşkın şaşkın bakıyorum o zamanki halime. lan ne de aşıkmışım diye. resmen geçirdiğimiz her saniye, her an benim için öyle kıymetliydi ki. rüyada gibi hissediyordum çok aşıktım.-

ve an gelmişti yine. az kalmıştı uçak kalkış saatine. e tabi normalde 2 saat önce dış hatlarda olacaksa, abd'nin ekstra prosedürleri için 3 saat öncesi gelmiştik havalimanına. sonra salya sümük, gözlerimiz ağlamaktan şişmiş bi şekilde girdik pasaport sırasına. kız arkadaşım hadi git artık bak polisler problem çıkarır yolcu değilsin falan derken sıra geldi. hadi dedim sen ilerle.. gitti pasaport kontrolüne sonra geçti bana bakıyor. ilk başta gözleri doldu, el sallamaya başladı. sonra yaptığım harekete anlam veremedi çünkü ben de pasaport kontrol kapısına doğru ilerliyordum. o an nasıl aptal oldu anlatamam, çok keyifliydi izlemesi şaşkınlığını.

pasaport memuru tamam geç diye beni içeri yönlendirdiğinde şaşkınlıktan konuşamıyordu kız arkadaşım. evet ben de bi bilet almıştım. belki amerika bileti alacak kadar ne param vardı, ne de oraya gitsem kalabilecek bir vaktim vardı. yurtdışına en ucuz uçak biletini almıştım. evet o uçağa binmeyecektim ve acil durum diyerek geri dönüp çıkaıp evime gidecektim havalimanından. ama sırf onunla 3 saat daha çok zaman geçireyim, uçak kapısına ben uğurlayayım diye böyle bir sürpriz yapmak gelmişti aklıma.

sonra girdik bi lounge'a oturduk. hayatımın en aşk dolu 2 saatiydi belki de. yemek yedik, bilgisayarı açtık bir şeyler izledik. sarıldık.. sonra vakit geldi, uçak kapısına kadar eşlik ettim. eğer bu kadar sevdiğiniz bir insanla görüşebilmek için yalnızca 10 gününüz varsa 2-3 saat bile öyle kıymetli oluyor ki. el salladı, gözyaşlarını sildi ve kapıdan geçti. ben de havalimanından çıktım evime döndüm. 10 saat sonra 'indim' diye mesajını attı. işte o an yine hayatın acımasız haliyle yüzleşmiştim. çok değil, 10 saat önce sarıldığın kokladığın insan yine bir telefondaki videoya dönüşmüştü.

sonra ne olduğunu merak edenler olursa, bitti elbette. çok güzeldi çok aşıktım ama ona rağmen maalesef mesafeleri yenebilmek çok da mümkün değilmiş, bunu anladım. siz siz olun, bünyenizi ve duygularınızı bu kadar zorlamayın. *