bugün
- temizlik hastası eşle sevişme öncesi diyaloglar8
- nazar değdi sözlük11
- çabuk vazgeçen insan8
- crop giyen erkek10
- sözlük kızından gelin olmaz22
- hamas bir terör örgütüdür23
- vahdettin'e hain diyenleri susturacak tarihi belge11
- fatih terim'in yuhalanması9
- sürekli milletin entrylerini eleştiren tip8
- vatandaşlık farkı alan otel25
- icardi190529
- güne bir şarkı bırak10
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız23
- uludağ sözlüğün bitmiş olması8
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi19
- icardi1905 silik olsun kampanyası20
- şehirler arası aşk yaşamak10
- true'nin porno arşivi kaç gb9
- suriyeliler suriye'ye dönsün12
- bir kadının yemek ısmarlaması15
- erkeğe ne hediye alınır34
- bir sözlük yazarını kaşır mısınız11
- futbolcu ismiyle nick almak11
- anın görüntüsü12
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler10
- aleyna tilki10
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- alınan en güzel iltifat14
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim9
- cumaya gidenlerin çok azalması10
- bik bik'in balona binmesi34
- en yaşlı özelliğiniz9
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim23
- sabah aç karnına içilen bira13
- ideal duş alma sıklığı14
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız9
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım9
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı23
entry'ler (29)
Nice guzel kızlar girdi hayatıma. Hepsi bir bir terk etti. Nice iyi anlaştığım kızlar girdi hayatıma. Hepsini bir bir terk ettim. Sonuç olarak bu sorunun yanıtı olgun bir erkek icin iyi anlaştığı kız olmalı.
Cok tatlı insanlardır. Arada sırada ben de o tatlı insanlardan olurum. Sokakta da birini gülümserken görürsem ben de gülümserim. Resmen pozitif enerji. ihtiyacımız olan seyler bunlar. *
Yeni ayrıldım.
bu hayatta neyi ne için yapıyorum sorgulamasına her girdiğimde, bunalımdan çıkmamı sağlayan motivasyon kaynağım. azmiyle tüm dünyanın tarih kitaplarına adını yazdırmış ulu önder.
ya bu genelleme yanlış, ya da ben türk değilim?
bir hatırlayla örnek vereyim; kız arkadaşımla milanodaydım. çok şık bir restorandan rezervasyon yaptırmıştım. gerçekten de öyle güzeldi ki lan acaba evlilik teklifini burada mı etsem önümüzdeki sene diye düşünmüştüm bile. 200 çeşit şarap arasından en güzelini seçtim. şarabımızı içtik, yemeğimizi yedik. tatlımızı da. güldük eğlendik. sonra geç oldu otelimize dönmek için metroya binmek üzere aşık olduğum yeşik gözlerinin içine baktım ve 'seni çok seviyorum' dedim. gözlerini kaçırarak 'ben sevmiyorum böyle romantik konuşmaları' dedi. kalbim resmen çatırdadı, sesini duyar gibi oldum. bu ilişkide yaptığım hata tam o an ondan ayrılmamak oldu. tüm bunlara rağmen güçsüz davranmam oldu. kolay değildi, neredeyse 4 senedir aşık olduğum kızı sonunda elde ettim diyordum fakat elimde tutamıyor olmak, onu bu ilişkiye dahil edemediğim gerçeğini görmek istemiyordum.
Sonunda elbette olan oldu ve hanımefendi 1 ay sonra birlikte geçirdiğimiz güzel bi yılbaşı tatili sonrası benden ayrıldı. baştan sona hatalarla doluydu. bunu göz göre göre devam ettiren ben, yine hata yapmıştım.
Sonunda elbette olan oldu ve hanımefendi 1 ay sonra birlikte geçirdiğimiz güzel bi yılbaşı tatili sonrası benden ayrıldı. baştan sona hatalarla doluydu. bunu göz göre göre devam ettiren ben, yine hata yapmıştım.
kadınla erkek eşit değildir elbette. fizyolojik ve psikolojik olarak ciddi farklılıklar barındırırlar. önemli olan 'eşit olmak'tan ziyade, 'eşit haklara sahip olmak'tır zaten. eğer bu sağlanamıyorsa, o zaman problem var demektir.
sene 2015. kız arkadaşım yüksek lisansı için abd'deydi ve çok nadir görüşebiliyorduk elbette ki. 6 ayda bir o gelirdi, 3-4 ayda bir de ben giderdim. hayatımda kimseyi de o kadar sevmemiştim diyorum şimdi dönüp bakınca arkama.
yine türkiye ziyaretinin son günleri geliyordu. uzakta olduğumuz için hayata ve şansımıza sövdüğümüz zamanlardı. -e o zaman neden kız bıraktı gitti diyenler olabilir, fakat öyle olmamıştı. zaten abd de tanışmıştık dönüp şaşkın şaşkın bakıyorum o zamanki halime. lan ne de aşıkmışım diye. resmen geçirdiğimiz her saniye, her an benim için öyle kıymetliydi ki. rüyada gibi hissediyordum çok aşıktım.-
ve an gelmişti yine. az kalmıştı uçak kalkış saatine. e tabi normalde 2 saat önce dış hatlarda olacaksa, abd'nin ekstra prosedürleri için 3 saat öncesi gelmiştik havalimanına. sonra salya sümük, gözlerimiz ağlamaktan şişmiş bi şekilde girdik pasaport sırasına. kız arkadaşım hadi git artık bak polisler problem çıkarır yolcu değilsin falan derken sıra geldi. hadi dedim sen ilerle.. gitti pasaport kontrolüne sonra geçti bana bakıyor. ilk başta gözleri doldu, el sallamaya başladı. sonra yaptığım harekete anlam veremedi çünkü ben de pasaport kontrol kapısına doğru ilerliyordum. o an nasıl aptal oldu anlatamam, çok keyifliydi izlemesi şaşkınlığını.
pasaport memuru tamam geç diye beni içeri yönlendirdiğinde şaşkınlıktan konuşamıyordu kız arkadaşım. evet ben de bi bilet almıştım. belki amerika bileti alacak kadar ne param vardı, ne de oraya gitsem kalabilecek bir vaktim vardı. yurtdışına en ucuz uçak biletini almıştım. evet o uçağa binmeyecektim ve acil durum diyerek geri dönüp çıkaıp evime gidecektim havalimanından. ama sırf onunla 3 saat daha çok zaman geçireyim, uçak kapısına ben uğurlayayım diye böyle bir sürpriz yapmak gelmişti aklıma.
sonra girdik bi lounge'a oturduk. hayatımın en aşk dolu 2 saatiydi belki de. yemek yedik, bilgisayarı açtık bir şeyler izledik. sarıldık.. sonra vakit geldi, uçak kapısına kadar eşlik ettim. eğer bu kadar sevdiğiniz bir insanla görüşebilmek için yalnızca 10 gününüz varsa 2-3 saat bile öyle kıymetli oluyor ki. el salladı, gözyaşlarını sildi ve kapıdan geçti. ben de havalimanından çıktım evime döndüm. 10 saat sonra 'indim' diye mesajını attı. işte o an yine hayatın acımasız haliyle yüzleşmiştim. çok değil, 10 saat önce sarıldığın kokladığın insan yine bir telefondaki videoya dönüşmüştü.
sonra ne olduğunu merak edenler olursa, bitti elbette. çok güzeldi çok aşıktım ama ona rağmen maalesef mesafeleri yenebilmek çok da mümkün değilmiş, bunu anladım. siz siz olun, bünyenizi ve duygularınızı bu kadar zorlamayın. *
yine türkiye ziyaretinin son günleri geliyordu. uzakta olduğumuz için hayata ve şansımıza sövdüğümüz zamanlardı. -e o zaman neden kız bıraktı gitti diyenler olabilir, fakat öyle olmamıştı. zaten abd de tanışmıştık dönüp şaşkın şaşkın bakıyorum o zamanki halime. lan ne de aşıkmışım diye. resmen geçirdiğimiz her saniye, her an benim için öyle kıymetliydi ki. rüyada gibi hissediyordum çok aşıktım.-
ve an gelmişti yine. az kalmıştı uçak kalkış saatine. e tabi normalde 2 saat önce dış hatlarda olacaksa, abd'nin ekstra prosedürleri için 3 saat öncesi gelmiştik havalimanına. sonra salya sümük, gözlerimiz ağlamaktan şişmiş bi şekilde girdik pasaport sırasına. kız arkadaşım hadi git artık bak polisler problem çıkarır yolcu değilsin falan derken sıra geldi. hadi dedim sen ilerle.. gitti pasaport kontrolüne sonra geçti bana bakıyor. ilk başta gözleri doldu, el sallamaya başladı. sonra yaptığım harekete anlam veremedi çünkü ben de pasaport kontrol kapısına doğru ilerliyordum. o an nasıl aptal oldu anlatamam, çok keyifliydi izlemesi şaşkınlığını.
pasaport memuru tamam geç diye beni içeri yönlendirdiğinde şaşkınlıktan konuşamıyordu kız arkadaşım. evet ben de bi bilet almıştım. belki amerika bileti alacak kadar ne param vardı, ne de oraya gitsem kalabilecek bir vaktim vardı. yurtdışına en ucuz uçak biletini almıştım. evet o uçağa binmeyecektim ve acil durum diyerek geri dönüp çıkaıp evime gidecektim havalimanından. ama sırf onunla 3 saat daha çok zaman geçireyim, uçak kapısına ben uğurlayayım diye böyle bir sürpriz yapmak gelmişti aklıma.
sonra girdik bi lounge'a oturduk. hayatımın en aşk dolu 2 saatiydi belki de. yemek yedik, bilgisayarı açtık bir şeyler izledik. sarıldık.. sonra vakit geldi, uçak kapısına kadar eşlik ettim. eğer bu kadar sevdiğiniz bir insanla görüşebilmek için yalnızca 10 gününüz varsa 2-3 saat bile öyle kıymetli oluyor ki. el salladı, gözyaşlarını sildi ve kapıdan geçti. ben de havalimanından çıktım evime döndüm. 10 saat sonra 'indim' diye mesajını attı. işte o an yine hayatın acımasız haliyle yüzleşmiştim. çok değil, 10 saat önce sarıldığın kokladığın insan yine bir telefondaki videoya dönüşmüştü.
sonra ne olduğunu merak edenler olursa, bitti elbette. çok güzeldi çok aşıktım ama ona rağmen maalesef mesafeleri yenebilmek çok da mümkün değilmiş, bunu anladım. siz siz olun, bünyenizi ve duygularınızı bu kadar zorlamayın. *
oralarda bi yerde.
en sevdiğim görüşme bitirme itemleri: (bkz: iyi bakalım) ve (bkz: tamam o zaman)
yaklaşık 3 sene öncesine kadar severek takip ettiğim ingiliz takımı. gerrard kulüpten ayrıldıktan sonra resmen liverpool'a küsüp takip etmeyi bırakmıştım.
etrafındaki herkesin evlenmeye başlaması.
iki gündür aralıksız yeni albümünü dinlediğim sanatçı. (bkz: biraz pop biraz sezen)
söyleyecek, yazacak o kadar çok şey var ki hangisinden başlayacağını bilemeyen ve susmaya devam eden bir ruh hali.
çok normal değil mi bana mı öyle geliyor? belki lisedeyken bu durumu garipseyebilirdim tabii
marmara denizi.
o değil de bunun bir de domates suyu versiyonu olmalı. ne zaman yurtdışına thy ile gitsem domates suyu içen yabancılardan gözümü alamıyorum.
şu anki hislerimi tasvir etmesi sebebiyle;
Kürk mantolu madonna - sabahattin ali:
"Hayatta en güvendiğim insana karşı duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı. Çünkü o, benim için bütün insanlığın timsaliydi."
Kürk mantolu madonna - sabahattin ali:
"Hayatta en güvendiğim insana karşı duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı. Çünkü o, benim için bütün insanlığın timsaliydi."
yaklaşık 30 dakika önce ben ne yapıyorum lan diyip toparlandığım eylem. netflix üyeliğinin ardından iyice arttı açıkçası.