bugün
- tatvan belediyesinde rte'nin resminin indirilmesi14
- tezgahtarlık yapan doktora mezunu22
- anın görüntüsü15
- saraca silsüpüroğlu12
- hafta içi avm kafelerinde oturan menopoz karılar13
- uludağ sözlük köpek avlama timi17
- bik bik'in gece kapısına gidip serenat yapmak11
- kızılcık şerbeti 2 nci sezon finali11
- kıza iğne batıran türbanlı11
- erkek gibi kisa tirnakli kadinlar8
- erkek sünnetine 18 yaş sınırı getirilmesi12
- aktroll yazarları donuzlayıp umursamamak10
- evlendikten sonra çok daha iyisiyle karşılaşmak21
- kendini bir görsel ile anlat19
- xdearm10
- jose mourinho28
- herkesle iyi geçinmek18
- sözlükte kendinize yakın hissettiğiniz kişiler10
- sarılma ihtiyacı13
- zalbert ramstein8
- aşkım ben hiç osurmuyorum bizde genetik diyen kız16
- meral akşener17
- gizli samyelin moderatör olması13
- kuresel ikinma'nın sevgilisi19
- dünyanın en güzel kızını tarif et16
- gideon reid morgan jj9
- icardi190546
- sekse doymuş erkek12
- dem parti'nin tc kürdistan da işgalci açıklaması9
- en ilginç bilgiler11
- gizli samyel21
- küresel ıkınma9
- dinlilerin dinsizlere sürekli lakap takması12
- namaz kılmayan türk değildir12
- dem parti'nin valiyi ölümle tehdit etmesi8
- dünyanın en güzel kızıyla karşılaşmak8
- albay kemal14
- kadir mısıroğlu mezarı18
- en sevmediğiniz sözlük yazarları10
- kemalistler 15 temmuzda ne yapıyordu20
- ankarayı sel aldı25
- haysenin1210
- ey müslümanlar inananlar haydi cumaya allah yoluna8
- eksi ruyalar için diktiğim tulum12
- kocasına kahvaltı hazırlamayan kadın kusurludur13
- uludağ sözlük aktrollerinin uçurulması9
- içinde hiç'a harfi geçmeyen bir cümle yazınü10
- güçlü kadınların ortak özellikleri8
- yazarların en sevdikleri diziler11
- okula gidiyorum sözlük10
sabah 8:30-9:00 civarı. henüz uykudan yeni açılmışım. minibüslerin kalktığı durağa kadar yürüdüm. ki oturabileyim. gittiğim yer trafik de göz önüne alınırsa nereden baksa 30 dakikamı alacak.
neyse bi süre beklediikten sonra arka koltukta yer buldum. kafaya cama dayayıp uyuma numarası yapmaya başladım. bu numarayı yapmak zorundayım çünkü ben oturmak için ilk durağa kadar yürüyorum, sıraya giriyorum. ama uyanık ablalarımız, teyzelerimiz nasıl olsa bize yer verirler düşüncesiyle hemen ileride bekliyorlar, bu sayede hem sıra beklemekten yırtıyorlar hem de oturarak gidiyorlar. nereden baksan tutarsızlık, adaletsizlik, eşitsizlik. ben kesinlikle bu tür durumlarda yer vermiyorum. bu yaşlılara, kadınlara yer vermiyorum anlamında algılanmasın. elbette yer veririm ama yer vermenin de bir yeri var. bu tür açıkgözlülere de prim vermemek gerekir. asıl onların yaptığı saygısızlıktır çünkü.
neyse efenim hikayeme kaldığım yerden devam edeyim. arka koltuğa iyice sırnaştım. türlü hayaller peşinde koşarken, üniversiteyi bitirip dolgun ücretli bir iş sahibi olmuşken,başbakanın telkinleri doğrultusunda tam 3 çocuğu nasıl ve ne zaman yapmalıyımı düşünürken o ses uyandırdı beni rüyamdan. bir ses gelmişti sağıma soluma bakındım. ama o sesi çevremdekilerle senkronlayabilecegim bir tip yoktu. hafif kadın tonuna benzeyen erkek sesiydi. dolayısıyla bi fatih ürek, bi kuşum aydın aradı gözlerim. ama yoktu öyle biri. arka koltuğa en yakın duran tip 70'li yılların modasını inatla günümüze taşımayı başarabilmiş, göğsünden kıllar fışkıran en saf en doğal haliyle bir kroydu. herhalde bundan geldi diye geçiriyorum ki içimden. tekrar seslendi.
- ben de oturacağım!. evet aynen böyle oturcam değil o-tu-ra-ca-ğım. bunu söylerken kafayı hafif öne biraz da sağa doğru çevirdiğini de söylemem lazım. sanki ağzından çıkan kelimeler bir daha kullanılmamak üzere parçalanıp yok oluyordu. o derece kırılgan bir yapısı vardı.
biz dört kişiydik. arka koltuk da dört kişilikti zaten. ne demekti şimdi bu ben de oturacağım demek. zaten kimse bir anlam veremdiği için bir ses de çıkarmıyordu. ben en uçta, en köşede olduğum için cevap vermeyi diğer üç kader arkadaşıma bırakmıştım. ama onlar da aptallamanın en uç noktasındaydılar. bir süre öyle geçti. bu süre dışarıdaki saate göre iki dakika, minibüsteki yerel saate göre iki saatlik bir süreydi. tekrarladı:
-ben de para verdim. ben de oturacağım!
+ e otur kardeş ama nereye oturacaksın dedi yanımdaki amca.
-burası beş kişilik dedi elleri titrerken. belli ki sinirlenmişti.
hemen köşedeki 25-30 yaşlarındaki bir yolcu da.
+ kalkan olursa oturursun dedi. sonra da bize dogru bakıp inceden sırıttı. ben dayanamadım güldüm. zaten bu halimi hiç sevmem. tutamam kendimi. ben kopmanın pimini çekince yanımdakiler de patladı.
herif daha bi kızdı. işin daha da ilginci neden güldüğümüzü de anlamamıştı.
-kalkanı malkanı bekleyemem ben deyince ikinci gülme krizi patlak verdi.
asıl öldürücü darbeyi şoför vurdu:
minibüsün para kutusunun oldugu yerde kücük bir cocuk oturuyordu, paraları o topluyordu. heralde ya ogluydu ya yegeni.
şoför baktı ki durum düzelmeyecek. adama seslendi:
-gel kardeş kalkanı bekleme sen ben ufaklığı kaldırayım oraya otur.
neyse bi süre beklediikten sonra arka koltukta yer buldum. kafaya cama dayayıp uyuma numarası yapmaya başladım. bu numarayı yapmak zorundayım çünkü ben oturmak için ilk durağa kadar yürüyorum, sıraya giriyorum. ama uyanık ablalarımız, teyzelerimiz nasıl olsa bize yer verirler düşüncesiyle hemen ileride bekliyorlar, bu sayede hem sıra beklemekten yırtıyorlar hem de oturarak gidiyorlar. nereden baksan tutarsızlık, adaletsizlik, eşitsizlik. ben kesinlikle bu tür durumlarda yer vermiyorum. bu yaşlılara, kadınlara yer vermiyorum anlamında algılanmasın. elbette yer veririm ama yer vermenin de bir yeri var. bu tür açıkgözlülere de prim vermemek gerekir. asıl onların yaptığı saygısızlıktır çünkü.
neyse efenim hikayeme kaldığım yerden devam edeyim. arka koltuğa iyice sırnaştım. türlü hayaller peşinde koşarken, üniversiteyi bitirip dolgun ücretli bir iş sahibi olmuşken,başbakanın telkinleri doğrultusunda tam 3 çocuğu nasıl ve ne zaman yapmalıyımı düşünürken o ses uyandırdı beni rüyamdan. bir ses gelmişti sağıma soluma bakındım. ama o sesi çevremdekilerle senkronlayabilecegim bir tip yoktu. hafif kadın tonuna benzeyen erkek sesiydi. dolayısıyla bi fatih ürek, bi kuşum aydın aradı gözlerim. ama yoktu öyle biri. arka koltuğa en yakın duran tip 70'li yılların modasını inatla günümüze taşımayı başarabilmiş, göğsünden kıllar fışkıran en saf en doğal haliyle bir kroydu. herhalde bundan geldi diye geçiriyorum ki içimden. tekrar seslendi.
- ben de oturacağım!. evet aynen böyle oturcam değil o-tu-ra-ca-ğım. bunu söylerken kafayı hafif öne biraz da sağa doğru çevirdiğini de söylemem lazım. sanki ağzından çıkan kelimeler bir daha kullanılmamak üzere parçalanıp yok oluyordu. o derece kırılgan bir yapısı vardı.
biz dört kişiydik. arka koltuk da dört kişilikti zaten. ne demekti şimdi bu ben de oturacağım demek. zaten kimse bir anlam veremdiği için bir ses de çıkarmıyordu. ben en uçta, en köşede olduğum için cevap vermeyi diğer üç kader arkadaşıma bırakmıştım. ama onlar da aptallamanın en uç noktasındaydılar. bir süre öyle geçti. bu süre dışarıdaki saate göre iki dakika, minibüsteki yerel saate göre iki saatlik bir süreydi. tekrarladı:
-ben de para verdim. ben de oturacağım!
+ e otur kardeş ama nereye oturacaksın dedi yanımdaki amca.
-burası beş kişilik dedi elleri titrerken. belli ki sinirlenmişti.
hemen köşedeki 25-30 yaşlarındaki bir yolcu da.
+ kalkan olursa oturursun dedi. sonra da bize dogru bakıp inceden sırıttı. ben dayanamadım güldüm. zaten bu halimi hiç sevmem. tutamam kendimi. ben kopmanın pimini çekince yanımdakiler de patladı.
herif daha bi kızdı. işin daha da ilginci neden güldüğümüzü de anlamamıştı.
-kalkanı malkanı bekleyemem ben deyince ikinci gülme krizi patlak verdi.
asıl öldürücü darbeyi şoför vurdu:
minibüsün para kutusunun oldugu yerde kücük bir cocuk oturuyordu, paraları o topluyordu. heralde ya ogluydu ya yegeni.
şoför baktı ki durum düzelmeyecek. adama seslendi:
-gel kardeş kalkanı bekleme sen ben ufaklığı kaldırayım oraya otur.
güncel Önemli Başlıklar