bugün

indiana jones and the kingdom of the crystal skull

aksiyon filmlerini çok sevmeyen, indiana jones'u sevse de öyle aşırı ilgisi bulunmayan bendenizi kendisine hayran bırakmış, zaman zaman nefes aldırtmayı unutmuş, her sahnesi ile ayrı ayrı uğraşıldığı belli, kaliteli film.
çok mühim ekleme: aşağıda paso övgü var. ancak genel yorumlar filmin hayalkırıklığı olduğu yönünde. bunun sebebi sanırım, benim beklentisiz, insanların ise çok büyük umutlarla gitmiş olması. bu her film için aynı şekilde işliyor sanırım.

--spoiler--
bu filmde, dr. jones'un, el dorado'yu arayışına tanık oluyoruz. tabii dr. jones gene gönüllü değil buna pek ama şartlar öyle gerektiriyor. filmin ortalarına doğru oğlu olduğunu öğrendiğimiz zıpır bir genç kendisine eşlik ediyor. her haliyle babasına çekmiş kerata. film ayrıca british museum'da bulunan kristal kafatasını, el dorado öyküsü ile birleştirerek merak uyandırıcı bir senaryo doğuruyor.
aksiyon adeta bitmiyor, açılış sahnesinde senaryodan bağımsız bir yarış sahnesi ile başlayan aksiyonun dozu uzun süre düşmüyor. özellikle en eski indiana jones filminde konuşmalı sahneler bitsin artık aksiyon başlasın diye beklerdim. burada ise iki dakika durun lan nefes alayım demek geldi içimden. bilhassa, peru'da esir düştükleri zaman, oğlanın çıkarttığı kavga-bataklık-araç takip- kovalama atlama hoplama- tarzancılık- dev karıncalar- şelale şeklinde devam eden bir aksiyon serisi var ki tam anlamıyla biri bitmeden öbürü başlıyor.
bu tabii ki işin bilimsel kısmı ve diyaloglar zayıf anlamına gelmiyor. her türlü diyalog ve bilgi yeterince doyurucu.
eksi filmlere ve star wars'a yapılan tek tük göndermeler yerinde ve abartısız.
müzikler zaten klasikleşmiş ancak cafe'de çıkan kavgada arkada, elvis'ten shake rattle and roll çalması gibi ayrıntılar hoş.
evet nihayetinde belirtmeliyim ki bu defa işimiz uzaylılar veya boyutlar arası varlıklarla. ama bu kadar fantastik bir konu sırıtmıyor çünkü yaratıklar hep birer merak öğesi olarak kalıyor son sahneler dışında. orada bile net bir anlatım yok.
bununla beraber nazka düzlükleri, uzun kafalı çizimler gibi yıllardır gizemini koruyan konular, hikayeye çok güzel yedirilmiş.
sonunda çocuk şapkayı takacak ve yeni maceralar bekleyeceğiz derken jones'un şapkayı ver len dercesine kapması, klişe bir sondan kurtardı bizi.
--spoiler--

sonuçta ben 10/10, a masterpiece diyorum.