bugün

gölge oyunu

Yavuz Turgul, yazıp yönettiği nadide filmine boşuna vermemiş bu ismi. Zira yukarıdaki tanımdaki gibi; filmin dokusuyla da muhteşem örtüşen bir mukaddime var. Esere, Gölge Oyunu karakterlerini andıran çalgıcıların anlatımları ile giriyoruz, esas karakterleri anlatıp bizi hikayeye buyur ediyorlar.

Muhavere bölümüne ise çalgıcıların geri çekilip bizi buyur ettikleri kapıdan giriyoruz. Mahmut ve Abidin karakterleri karşılıyorlar bizi. Mahmut (Şevket Altuğ) duygusal, biraz içe kapanık, dürüst bir insandır. Etrafındakiler de böyle bilirler zaten kendisini. Ama Abidin öyle değildir, gemici eskisi olan kendisi, "her limanda bir sevgili" tarzındaki uçarı yaşamını devam ettirir, gerektiğinde fırıldaklara da girer, dürüstlük ve yardımseverlik gibi diğerlerine örnek olacak erdemlerden de yoksundur. ikisi farklılıklarına rağmen birbirlerini özümsemişlerdir ve maddi olanaksızlıklarına rağmen sırt sırta vererek sürdürürler hayatlarını. Burada ufak bir parantez açıp; Hokkabaz filmindeki ikilinin de bu filmden bir nebze ilham aldığını düşündüğümü söyleyebilirim. Ayrıca bu iki zıt karakter, biraz da Hacivat ve Karagöz havası oluşturmuyor değil izleyicinin zihninde. Kavgaları da oluyor çünkü arada.

Bu ikisi "Karabiberler Modern Komedi ikilisi" olarak basit bir pavyonda gösteri yapıyorlar. Pavyon basit, zaten gösterileri de öyle ilgiyle izlenen bir gösteri değil. Patronları, bu ikiliye boşuna para verdiği görüşünde hem.

Muhavere bölümü ile fasıl bölümünü buradan birleştirerek devam edelim;

ikilinin hayatına birden giren sağır ve dilsiz Kumru karakteri giriyor. Pavyonun patronuna konsomatris diye tanıtılan Kumru'nun sağır ve dilsiz olduğu sonradan anlaşılınca ve ilk geceden de kapı önüne koyulunca bizim iyi yürekli Mahmut dayanamayıp yanına alıyor Kumru'yu, evlerinde üçüne de yetecek yatak bile olmamasına rağmen.

Kumru karakterine göz atmakta fayda var. Zira Kumru okuyor karşısındakileri şiir gibi, kulakları duymasa bile. Kendisi gibi temiz yürekliler de karşısında ise anlatıyor da derdini rahatça. Kumru'nun bir haceti var ve bizim ikiliden yardım istiyor. ikili de -Mahmut'un zorlamasıyla biraz- Kumru'nun yardımına koşuyor tabii.

Ev sahibesi karakteri üzerine de Yavuz Turgul özen göstermiş sanıyorum ki. Çünkü onun repliklerini ve ızdırabını çektiği hastalığı filmin gizli ipuçlarını da içinde barındırıyor. Güzel bir derinlik katmış filme.

Fasıl bölümünde baş karakterlerimizin derin dünyalarına da ulaşıyoruz. Onların geçmişlerini anlatmalarını ve anılarını yorumlamalarını izliyoruz. Yavuz Turgu'un maharetini özellikle de Abidin'in terk etme üzerine sözleri sebebiyle bir kere daha takdir edelim.

Filmin gidişatı hakkında seyir zevkini bozacak bilgi vermek istemediğimden, düğümün çözüldüğü bitiş bölümüne geçelim;

Diğerlerinin "SON" yazıp bitireceği bölümde, Turgul bize oyununun prestijini(Nolan'ın The Prestige filminden yıllar önce Turgul kullanmıştır bu olguyu) gösteriyor. Tahmin edeceğimden çok daha mükemmel bir sonla bağlanıyor hikaye, enfes.

ikilinin hayatındaki değişime vurgu yapan çalgıcı ekibimiz, "Kim bilir?" diye sorarak, filmin sonunda yönetmenin izleyiciye sorduğu soruyu dile getiriyor.

------------------------------

Oyunculuk açısından bakarsak; Şener Şen ile Şevket Altuğ muhteşemler. Müzikler de filme uyumlu diyebiliriz.

Bu güzel filmin sanırım ki DVD'si yok, dolayısıyla Divx sunumu da yok. Çamur gibi görüntü ve oldukça boğuk kalitesiz bir sesle izlemek zorunda kaldım. Gerçekten enteresan.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar