bugün

23 yaşındaki kızın hayat dersi vermeye kalkması

sanırım hobisidir. tabiki insanın insandan öğreneceği tecrübeler, fikirler vs vardır. fakat bunu kimin ne şekilde ve koşulda söylediği önemlidir. 23 24 yaşında, sözde yaşını başını almış, acılarla olgunlaşmış, dolmuş, taşmış birinin bana yapacaklarımı söylemesine hastayım. kendi hayatına dair tecrübeler fazla gelince ayağa kalkar. tebeşiri alır tahtaya "dersimiz hayat" yazar. kendini dev aynasında görmek derim ben buna. mesela ben bu vatandaşı sevdim. parmak kaldırdım. konuşmama izin vermedi. hep kendi konuştu. saçmalayıp durdu. pek bi memnundu halinden. ayıp olmasın diye dinler gibi yaptım. benim ondan böyle bi isteğim olmadı. bu vb saçma rollere de zaten hiçbir zaman yakışmadı. yaşını kücümsemiyorum. onun küçümsediği, garipsediği şeyler yanında bu hiç. ben daha olgun, anlayışlı sanmıştım. fakat hala çocuk. neden mi ? tahtaya çıkıp nasıl sevdiğimi şema halinde anlatacaktım sınıfı terk etti...

kaldı ki çok sevdiği insanları kaybedenlerden daha fazla kimse olgunlaşamaz. önce ölümler göreceksin, tek başına mezarlarının başında acıyla dikileceksin, hiç gelmeyeceğini, bir daha görmeyeceğini bilerek, mukadderata boynunu eğip oradan uzaklaşacaksın. arkana bakarak rüzgar uğultularıyla. olgunluk, hayat dersi bu bile değil bir bakıma ama o çok şey. ha bunları yaşadıysan o zaman gel bana hayat dersinin feriştahını ver.

akıl yaşta değil başta diyenler olabilir. ama olay ve olgunluk önce yaşta sayın yazar. 5 sene önce babam hayattaydı, geçen sene ananem yaşıyordu. onlar ölmeden önce ben daha farklı bakardım hayata. onlar ölürken, hayatımızdan çıkıp giderken yaşım aynı mı kaldı?
güncel Önemli Başlıklar