bugün

halife osman ın adil bir halife olmaması

kanıtlayan olayları saymamızın nedeni alternatif tarih yazıcılığına soyunmamız olmayan gerçektir.

tarih okumanın ana amaçlarından biri tarihten ders çıkarmaktır. eğer tarihten ders çıkarılmazsa, doğru fikirlere ulaşılması pek güç olacağı gibi, aynı hataların sürekli tekrarlanması da mukadder olur.

eğer müminler halife osman ve sonrasındaki dönemlerde yaşanan olayları serinkanlılıkla okusalar, bir ihtimal, içine düştükleri bazı yanlışlardan kurtulabilirler. yukarıda verdiğimiz kıssadan çıkarılabilecek hisseler şunlardır:

1- yolsuzluk ve akraba kayırıcılık, bırakın günümüz toplumunda, sahabelerin baş rolü oynadığı o zamanın toplumunda bile derin yaralar açmıştır. yolsuzluk ve akraba kayırıcılığın özrü olmaz. görüldüğü yerde ezilmeli, yolsuzluk yapanlara asla müsamaha edilmemelidir.

2- kuvvetler ayrılığının gerçek anlamda var olmadığı sistemlerde yolsuzluğu kontrol altına almak hepten zordur. devlet işleri şu veya bu kişinin iyi niyetine güvenilerek yürütülemez. görüleceği üzere, en mübarek sayılan kişiler bile ne hatalara düşüyorlar.

3- dinle devlet işlerinin birbirine karıştırılması, hem dine zarar verir, hem de devlete...

4- insan çıkarları mevzubahis olduğunda pek zayıf bir yaratıktır genellikle. zamanında islam'a onca fedakarlıkla hizmet etmiş olan sahabelerin bile çıkar çatışması yaşayınca birbirlerine düşmesi gerçeği ortada dururken, müslümanlıkları sahabelerin yakınından bile geçemeyecek olan günümüz dincilerinin din yoluyla adalet sağlayacaklarını iddia etmeleri pek çelişkili bir tutumdur.

hayır, o değil, eskiden kırık dökük arabalarının üzerine yazdıkları "huzur islamdadır" sözünü bugün bindikleri ciplerin üstüne yazmıyorlar, öyle değil mi? alt tarafı ciplerinin fiyakası bozulmasın diye ana tezlerini bile terk edenler mi anlatacak bize din yoluyla adaleti getireceklerini? güldürmeyin insanı...