bugün

sözlük yazarlarının unutamadıkları

ayrılık an'ı..

Hani daha lisede yüzük takan embesil diye nitelendirilen çiftler olur. biz de onlardandık. niye yaptık diye kendime yıllar sonra sordum. sanırım iyi giden ilişkimize amaç katmaktı. bi de o aralar modaydı be oğlum. sevdiceğimin de imrendiğini görünce mutlu etmek adına yaptık işte. yüzük taktık aramızda.

neyse lise 2 nin ilk gününde başladı ona karşı hislerim ve gitgide büyüdü. o kadar büyüdü ki manevi annem gibi olan müdür yardımcısı ve edebiyat öğretmeni olan Ülkü hocamın dikkatini çekti. annemi arayıp -bu oğlan aşık. Kime aşık bilmiyorum ama aşık. notlarında düşüş var- demiş. Tabii annem de sıkıştırdı. Çünkü o da biliyordu. hayvan gibi yemek yemeye başlamıştım. ben genelde hep can sıkıntısı yüzünden yemeğe abanırdım. açıldım anneme. -sınıftan bi kız. adı Irmak- dedim ama annem nereli diye sordu. evet direkt bunu sordu. amasyalı deyince alevi mi sor dedi. Alevi ise nolacak dedim. olmaz oğlum. baban asla izin vermez dedi. Ulan kız daha hayatıma girmeden istenmeyen kız oluverdi.

Lise 2 nin son aylarına kadar sadece isimsiz mektuplar bıraktım çantasına. karnelere 1 hafta kala da çıktım karşısına. söyledim içimde ne varsa. Bütün yaz mesajlaştık.

uzatmayım. o yazdan sonra o da benden hoşlanmaya başladı. Lise bitti ama ilişkimiz bitmedi. zaten o zamanlarda da yüzük takmıştık.

ben çok saf biriydim. annemin onun hakkındaki düşüncelerini birbir söyledim. ama en sonuna da ekledim. senin için her şeyi göze alırım ben... (bunu hep hata olarak gördüm. yapmamalıydım)

Bu mezhep konusu artık sorun teşkil etmeye başladı. Çünkü onun ailesi de bizimkiler gibi düşünüyordu.

Öss sonucunu beklerken fabrikada işe başlamıştım. o da bi butikte. Bi akşam aradı -akşam gökçe nin(en yakın arkadaşı) mahalledeki parkta buluşalım- sadece bunu söyledi ve kapattı.

Okan ı (en yakın arkadaşım) da alıp düştük gökçelerin mahallenin yollarına. Okan ile gökçe nin çöpünü de yeni çatmıştık. parka geldiğimizde onlar bir bank boş bırakıp diğer bank a oturdu. biz de oturduk. o solumdaydı. zaten hep ordaydı. o tombul ellerinin parmaklarını birbirine geçirmiş, gözünü de o parmaklara dikmişti. konuşmuyorduk.

Fırtına öncesi sessizlik...

Gök gürültüsü başladı;

-orfoz, biliyorsun ikimizin ailesi de karşı bu ilişkiye. mutlu sonumuzdan ziyade mutsuz başlangıcımız olacak. biliyorum sen asi birisin. aileni karşına alabilirsin ama ben alamam. bunu yapamam.

gittikçe yavaş, daha doğrusu düşüne düşüne konuşuyordu.

bense dirseğime başımı dayamış yan oturup onu izlerken aynı zamanda dinliyordum. ağzından çıkan her kelime kulaklarımdan geçip beynime saplanıyordu sanki. oturuşumu düzelttim. Çünkü gözlerimde yağmur yağmaya başlamıştı.

bi ara gökçelere baktım. bizim tarafa bakmıyorlardı. onlar biliyordu her şeyi. birazdan bu iki enkazı toparlama görevini üstleneceklerdi.

ben hiç konuşmuyordum. o devam etti.

-seni seviyorum ama yetmiyor bazen.

Kafamda tek şarkı çalıyordu. "kazanmayı isterdim, kaybetmeyi değil ama olmadı yar. kendini kayırıyor her insan önce bu yüzden aşka kıyar"

artık tutmuyordum kendimi. gözyaşlarım yanağımdan yeni tıraş olmuş yüzümü yakarken gömleğin içinden kalbime doğru akıyordu. elimi tuttu dizine koydu. ilk elimi tutuşu geldi aklıma. 25 ocak kışın ortasında terlemesine rağmen bırakmadığım eli, son kez elime değmişti. buz gibiydi. ayrılığın o soğuk nefesi. avucuma yüzüğü koyup geri kapattı. elimi çekip kendi dizime koydum. yüzük olmayan elimi, yüzük olanın altına, onları da dizime koyup avucumu açtım. sadece yüzüğe bakıp ağlıyordum.

kalktı. gökçelerin olduğu yere doğru yürüdü. arkasından bakmadım bile. Okan koştu yanıma. ne oldu diye sormadı bile. ayrılığımızı benden önce öğrenmişti.

-kızları eve bırak.

akşamın karanlığında onların kız başına eve gitmesine razı olamazdım. az önce kumdan kalelerimi yıkan kızı halen deli gibi sakınıyordum. onun yanına oturduğumdan beri ağzımdan çıkan tek cümle de bu'ydu zaten.

Okan kızları alıp karanlık sokakta kaybolurken, ben hıçkıra hıçkıra hatta erkek halimle böğüre böğüre ağlıyordum.

ayrıldıktan sonra ona çok kızgındım. nasıl bitirebildi diye. ama şimdi düşünüyorum da bir ilişkiyi bitirme kararı almak, bitirildiğini öğrenmekten daha zor bence. Çünkü ayrılığı öğrenen ilk sen oluyorsun ve bi de bunu karşı tarafa açıklamak zorunda kalıyorsun.

işte unutamadığım an'ların başında bu gelir. 2 gün önce de rastladım ona. oğlunu doktora getirmişti sanırım. tam poliklinikten çıkarken gördüm. zayıflamış, yanakları çökmüş, gamzeleri gitmiş. bi arabaya biniyordu. şoför koltuğuna baktım. bir adam.. belki yerinde ben olabilirdim.

kısmet..