bugün

sezen aksu

dün açıkhava'da sezen'li yıllar'daydık. şu bir gerçek ki sezen aksu şarkıları bu coğrafyada yaşayan herkesin bir yerine dokunuyor, dokunacak. ucundan kıyısından bilmediğin şarkısı yok mesela. en az birinde ağlayıp, birinde göbek atılmıştır şarkılarının.

amma velakin dünkü sahne performansının ardından üzülerek söylemeliyim ki, sezen bitmiş. ritimleri kaçırıp, şarkılara doğru yerlerinde girememesi, sözlerini yanlış söylemesi, çoğu yerde sesinin cidden yetmemesi vs. bir ara şarkıları dinlerken n'olmuş bu kadına yahu diye düşünürken buldum kendimi.

sezen'li yıllar için konuşursak; fikir güzel, sahne şovları ve dansçılar iyi, orkestra harika fakat sezen şarkı söylemeye başlayınca film kopuyor. keşke vokalleri çıkıp söylese dedim artık konsantre olamamaktan.

sezen aksu ve şarkılarıyla ilgili bir sürü şey yazılıp çizilmiştir malumunuz. kendisi de kabul eder ki sezen aksu'yu sezen aksu yapan insanların başında uzayp heparı, aysel gürel ve onno tunç vardır. şimdi diyorum ki ya başka biri söylesin şarkılarını ya da eski kayıtlardan dinlensin. çünkü belliki artık cidden söyleyemiyor minik serçe.

en basitinden dün konser sonrası taksiye bindik ve radyoda geri dön'ün eski kaydı çalıyordu. bu dinlediğimiz kadınla konserdeki kadın aynı kişi miydi diye sorduk birbirimize. yıllar içinde ses elbette deforme olur buna bir lafım yok ancak sezen'in sesindeki ve performansındaki sıkıntı doğal deformeden çok daha fazlası bence.

son olarak bir ara hatalar yaptığını ama ona rağmen seyircinin onu bırakmadığını, dostlar arasında böyle şeylerin olabileceğini söyledi. bir ara çok kızmıştım sezen'e. şimdiyse nötrüm. sezen aksu şarkıları hayatımın vazgeçilmez bir parçası olduğundan bir anne çocuğunu nasıl inkar edemezse, ben de kendisinin hayatımdaki yerini yok sayamayacağım. her duygumda bir şarkısının izi mutlaka vardır.

işte bu yüzden, bunca sözün ardından yine de iyi ki doğdun sezen! diyorum.