bugün

türkiye ekonomisi

2007 yılı için Ekonomik Değerlendirme:

2007 yılı için kayıp yıl tanımlaması yapanlar var. Ekonomik göstergelere bakmakta fayda var..

Büyüme hedefimiz yüzde 5.5du. Gerçekleşen büyüme oranı büyük ihtimalle yüzde 4 civarında olacak. Yüzde 1.5 fark küçük gibi gözükse de oranlama yapıldığında hedeften yüzde 27lik bir sapma söz konusu. Bu hem istatistiksel hem de ekonomik olarak önemli bir rakam. Enflasyon hedefimiz yüzde 4tü. Gerçekleşecek rakam yüzde 8 civarında olacak. Beklenen rakamın 2 katı, oransal olarak yüzde 100 bir sapma söz konusu. işsizlik rakamları geçen yıllara oranla pek de değişmemiş gözüküyor. Dış ticaret verilerine baktığımızda cari açığın ve dış ticaret açığının hızla arttığı görülüyor. Cari açığı finans hesabındaki olumlu farkla kapatmaya devam ediyoruz.

Dünya ekonomisine bir göz atalım. 2007 yılı tüm dünya ekonomilerinin büyüdüğü olumlu bir yıl oldu. Artan petrol ve emtia fiyatları global likidite bolluğuna yol açtı. Bu likidite gelişmiş piyasalara ve gelişmekte olan piyasalara yöneldi. Risk almayı seven çeşitli uluslar arası para fonları topladıkları bu paralarla daha yüksek faiz oranları vaat eden gelişmekte olan piyasalara yöneldiler. Gelişmekte olan piyasalara tarihlerinde hiç bu kadar para gelmemişti desek yerinde olur. Doğal olarak tüm gelişmiş ülkelerin paralarının değeri arttı. Türkiyeye milyarlarca dolar para geldi. Türkiyeye gelen para yüksek reel faizden yararlandı ve ülkesine geri döndü. Ülkesine geri dönmeyen paralar yüksek reel faizle tekrar değerlendirildi. Türkiyeye gelen paranın çok küçük bir kısmı doğrudan yatırımlar şeklinde gerçekleşti. Kısaca para ülkeye girdi, nemalandı ve geri döndü. Bu döngünün ülkeye yararı hazinenin borçlarını çevirmesine yardımcı olmasından ibaret. Görüldüğü üzere büyüme beklentilerin altında, işsizlik hâlâ çok yüksek seviyelerde.(ki Türkiyede kayıt altına alınamayan bir işsizlik olgusunun varlığı da bilinmekte). Türkiyeye gelen sıcak para tl talebini artırdı ve tl aşırı değerlendi. Aşırı değerli tl ithalatı teşvik ederken, ihracat için de büyük tehlike teşkil etmekte. Olumlu global konjonktüre, gelen sıcak paraya ve değerli tlye rağmen enflasyon hedeflerinin tutturulamaması ve hedeflenen büyümenin sağlanamaması ekonominin iç dinamikleri ile açıklanmalıdır.

2007 yılında olumsuz görünen tek yer Amerika idi. Aslına bakılırsa Amerikadaki olumsuz görünüm gelişmekte olan piyasalara yaradı, para Amerika dışına çıktı. ikincil mortgage piyasası krizi onlarca finans şirketinin milyarlarca dolar zarar etmesine sebep oldu. Amerikan ekonomisi resesyon tehlikesi içine girince FED faiz indirmeye başladı. FEDin faiz indirmesi kısa dönemde olumlu etkiler gösterse de uzun dönem için umutsuz olanların sayısı çok fazla. Amerikada resesyon beklentisi devam ediyor. Dolar tarihindeki en değersiz seviyelerinde seyrediyor. Mortgage piyasasında yatırım yapmış olan bankalar ve çeşitli fonların finansal yapısı ve kredibilitesi oldukça düşmüş vaziyette. Gelişmiş piyasalardan borçlanıp gelişmekte olan piyasalara yatırım yapan çeşitli fonların borçlanma maliyetleri arttı. Bu durum bu fonların kar marjlarını azaltmaktadır. Daha yüksek faizle borçlanmak zorunda kalan ilgili fonlar gelişmekte olan ülkelere eskisi kadar para getiremeyecektir. Ödemeler dengesinde problem yaşayan ülkemiz için bu durum bir sıkıntı yaratabilir. Zira TCMB faiz indirimlerine devam ederse uluslar arası sermayenin kar marjı daha da düşecek ve Türkiyeye gelen sıcak para miktarı daha da azalacaktır. Borçlanma gereğini yerine getirmekte zorlanan Hazine mecburen ödediği faiz miktarını artırmak zorunda kalacaktır. Aşırı borçlu ülkelerde artan faiz oranları bir sonraki dönemde artacak faiz oranlarının habercisidir. Eğer Türkiye uygun fiyatla yeterli miktarda borçlanamazsa uyguladığı program tehlikeye girebilir, döviz ve faiz simültane olarak yükselmek zorunda kalır..

Faiz dışı bütçe fazlası dengesi hedeflemesinde 1 puanlık indirim yapıldı. Bu durum hükümetin daha fazla harcadığının göstergesi olsa gerek. 2007 yılında harcamalar artmış gibi gözükmekte. Türkiyenin jeopolitik konumu ve dünya gündemi dikkate alınırsa önümüzdeki dönemlerde askeri harcamaların yüksek seyretmesi ve hatta daha da artması beklenmelidir. Askeri harcamalar bütçe içinde önemli yer teşkil etmektedirler.

Sosyal güvenlik sistemimiz çok büyük açık vermektedir. Vakti zamanında uygulamaya konulmuş erken emeklilik yasaları sayesinde insanlar 30lu yaşlarının sonunda emekli edilmiş ve ömür boyu maaş ödemesi ve sağlık garantisi taahhüt edilmiştir. Türkiye nüfusu yaşlanmaktadır ve nispeten genç bir emekli nüfusa sahiptir. Sosyal güvenlik sistemi mecburen açık vermektedir. Sosyal güvenlik sistemini iyileştirmek üzere çalışmalar yapılmaktadır. Emeklilik yaşının 65e çıkarılması gündemdedir. Sosyal güvenlik sisteminin toplumsal adaleti bozmadan düzeltilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde başka sorunlarla karşılaşılması olağandır. Bu konu oldukça hassastır. Sosyal güvenlik sisteminde yapılacak bir iyileştirme genel ekonomi açısından çok olumlu olacaktır.

2008 başında elektrik ve doğalgaza yüzde 10-15 civarında zam yapılması öngörülüyor. Yıllık enflasyon hedefinin yüzde 4 olduğu düşünülürse, zorunlu tüketim maddelerinde uygulanacak bu seviyede bir zammın ne kadar önemli olduğu görülecektir. Uzmanlar sadece 2 kalemde yapılacak bu zamların bile yıllık enflasyonu yüzde 1 civarında artıracağını belirtiyorlar. Global konjonktürde ortaya çıkacak bir olumsuzluk ve tlnin değer kaybetmesi ve buna eşlik eden zamlarla TCMBnin fiyat istikrar programını ne seviyede uygulayabileceği belirsizleşmektedir. Aşırı değerli kur enflasyon hedeflemesinde TCMBye yardımcı oluyor fakat kurun değeri yurtdışında belirleniyor. TCMBnin kura müdahele etme gücü sınırlı. Yani kur ekonomik sistemimiz içinde dışsal bir değişken niteliğinde. TCMBnin elinde sadece faiz kozu var. Ama global bir krizde TCMB de çaresiz kalır. Ekonominin güçlendirilmesi gerekmektedir. ilk hedef toplam borçluluk seviyesinin azaltılması olmalıdır. Borçlu bir ekonomi kriz anında çökmektedir. Ekonomi dışa bağımlılıktan kurtarılmalıdır. Ekonomide oluşturulacak güven havası ile dışarıdan gelecek para doğrudan yatırımlar şeklinde gelecektir. Doğrudan yatırımların kriz yaratma potansiyeli yoktur ve istihdam-büyüme üzerine olumlu etkileri vardır.

2008 yılı dış konjonktüre bağlı bir yıl olarak geçecektir..Ama açıkcası ben biraz karamsarım..