bugün

şizofreni nasıl anlaşılır

bir de şöyle birşey var;
buraya kadar şizofrenlerin, bütün zıtlıklarıyla birlikte bu gerçekliği bizim yaşadığımızdan daha da acıtıcı bir şekilde yaşamış olmaları gerekir.. bu insanlar gerçekliği başından beri yanlış algılamış değil (başlangıçta gerçeğe ilişkin herşeyi bilmiş olmaları gerekir) daha çok tam da gerçeğe fazla yakın oldukları için sözde bir insani bütünleme aldatmacasına katılmak ellerinden gelmez.. ancak kendi iç yaşamlarıyla bağlantı içinde kalma çabaları sonucu hastalanırlar.. kendi içlerindekini algılamak zorunda kalmamak için gerçekliğe kaçan diğerleridir; "sağlıklı" olanlardır.. daha derin bir anlamda, şizofren, bütünlüğünü koruma ihtiyacıyla hareket ederken, "normal" olan kişinin ihtiyacı ise, yarılmadır..

bize dayatılan gerçeklikle kendi iç dünyaları arasındaki zıtlıkların gerilimini kaldıramadıkları için "normal" davranışın görüntüsü arkasına saklanan insanların bir süre sonra gerçek duyguları kalmaz.. bunun yerine duyguların ne olduğuna dair düşüncelerle donanırlar, duygularla deneyimleri gerçekleşmez.. kendi duygularının yerine yapıştırma duygular sergilerler ve kendi gerçek duygularını yok ederler.. varsaydıkları kimliklerinin görüntüsü ne kadar "sağlıklı"ysa bu manevrayı gerçekleştirmekte o kadar başarılı olurlar.. amaçları kendi benlerini ifade etmek değil de, başkalarını davranışlarında, düşüncelerinde ve hissettiklerinde tutarlı olduklarına inandırmak olduğu için; bu bir manevradır..

benim, aramızdaki gerçek deliler olarak göstereceğim insanlar işte bunlardır.. bu insanlar, kendi içlerindeki karmaşa, öfke ve boşlukla yüzleşemediklerinden hepimiz için tehlike yaratırlar..
şizofren, kendisi için çelişkili ve acı verici yaşantılarla dolu bir dünyada, gerçek sevginin geçerliliğine dayanan odaksal duygu çekirdeğini korurken, deliliği gizleyenler için, ezici iç karmaşalarına ve iç yıkımlarına karşı tek direniş yolu iktidar peşinde koşmaktır.. boşluğun kendi iç boşlukları olduğunu kabul etmek zorunda kalmamak için çevrelerinde boşluk ve yıkım yaratırlar.. şizofrenin ikilemi, kendi iç çekirdeğini saklayarak korumaya çalışmasındadır.. benlik, ancak canlı bir alışveriş içinde yaşayabileceğinden bu başarısızlığa uğramaya mahkumdur ve bu yüzden şizofren, bu girişiminin bedelini çoğunlukla akıl, mantık ve iletişimini tümüyle yitirerek öder.. başka bir deyişle dünyanın ona yaptığını, o kendi kendine yapar.. çevresindeki insanları, içine düştüğü bu durum nedeniyle suçluluk duymalarından korumak için artık sevilesi biri olmak istemez..

kendi iç durumlarına dair bilgiden kaçmak isteyenler -ki biz onları normal insanlar olarak tanımlarız - ise, çevresindekileri de kendi "düzen"lerine ve dolayısıyla kendi kendileriyle ilişki kurma biçimlerine uymaya zorlarlar..

(bkz: arno gruen)