bugün

mesajlardan oluşan hikayeler

"her aşık oluşunda bedeninde vuku bulan bi takım değişikliğin yine cereyan ettiğini farkeder farketmez, oğlum deli olma, daha önceki yaşanmışlıklarını, neler çektiğini, saatlerdir yemek yemediğin halde ağzına lokma süremediğin günleri, annenin oğlum n 'en var yine li cümleler kurduğu günleri, ( bu söylemden sittin senedir hoşlanmaz kendileri) geceleri düşün, lan mal, tamam genç kızın hayatında çekici bulduğu ilk erkek sen olabilirsin ama bu bi meziyet değildir ki adamım diye mırıldanarak bi yandan sızım sızım sızlayan ama o an için, kızgın güneşin, vahanın etkisinden olsa gerek, bi kaç gündür var mı yok mu çiş etmenin dışında pek bi çıkarımda bulunamadığı hayalarını tutuyor bi yandan da kaçan ''aşkısına'', belki de, daha önceleri de öykümüzde yer alan kelimelere yakın itici laflarla ifade edersek ''kadına'' bakınıyordu. "pis şeyler düşünmenin sırası değildi a eşşek kafalı" diyen okuyucular vardır belki diye bu düşünceleri hasıraltı etmeyi yeğledi.iyi ki de öyle yapıyordu. kendisi içindi. bu arada aklından daha neler mi geçiyordu? neler geçmiyordu ki... hepsini güçlü hafızasında numaralar veriyor tek tek sıralıyordu. meğer kadınım lise talebesi düzeyinde bi aşık genç kız profili çiziyormuş da haberi yokmuş diye mırıldanıyor, allahtan senelerdir sakladığı beyaz okul gömleğine duygu ve düüncelerini yazmasını istemiyordu. bu da bi şeydi. her neyse hafızam güçlü ama şu anda tek tek madde madde bunları düşünürsem ''hatun''unu, kadınını, yani okuyucular yengenizi kaçıracaktı. bi adım attı. kasıklarındaki yanmayı tekrar hissetti. ama kafasında oluşan ampul sayesinde bu acının nasıl bertaraf edileceğini gayet iyi biliyordu. halı saha maçlarını, mahalle maçlarını hatırladı. (şeyine) çarpan topun sızısını asgariyeye indirmek için hemen bi kaktüsün yanına ilişti ve genç kızın da belirttiği gibi kuduz köpekler gibi çişini yaptı. yaptıkça rahatladı, rahatladıkça yaptı. ve farketti ki, "lan o kadar maceramsı şeyler yaşıyorum çişimi yapmayı ihmal etmişim helal kız sana, yine senin sayende can buldum" dedi. "beyne kan gitti şerefsizim" diye de devam etti it herif.
beyne giden kanla birlikte lambasına geri gönen cini tekrar ovalamak fikrini bi an için erteledi. zaten genç kızın toz pembe düşüncelerinin renk skalasında tabiri caizse büyük oynamalara sebebiyet verdim ve bunların bir tek müsebbibi var o da evlerden ırak bu lamba ve içindeki yaşlı kalbi ile yaşam mücadelesi veren, faturalarını günü gününe ödeme alışkanlığı olan, kalbi vatan için atan, terli terli su içmeyen, genç adam gibi, annesi olan cinden n'en var oğlum lafını işitmemiş olan cindir yahu'yu da sanki karşısında askerlik arkadaşı varmış da ona içini dökerken lafı yapıştırmış gibi bir eda takındı. her ne kadar istenmeyen gelişmelerde cinin de parmağı olsa, lambayı almayı ihmal etmedi.

arkasından, yüreğinin götürdüğü yere git, ben inanıyorum ki yüreklerimiz eşzamanlı atıyor, eşzamanlı tekliyor, seni, yüreğin nereye götürürse benim yüreğimde oraya götürecek orda buluşucaz nasıl olsa diye, şirin'in arkasından feryat figan kesilen ferhat gibi çığırdı.

genç kız arkasına bakmadan koşsa da kulağı genç adamda olmadığı sonucu çıkmasın okuyucu. gerçi tek kulaklıkla müzik dinlerkenki kadar işitebilmişti ama bu ona yeterdi artardı bile. madem kalplerimiz karşı karşıya şu dağın arkasında daha önce taş kesilip hakkı rahmetine kavuşan abimle geldiğim ''cafe de vaha''nın orada buluşuruz düşünceyle adeta bi kısrak gibi yol aldı.

bakalım kahramanlarımız buluşacaklar mı? genç kızın önünü, istanbul dolapdere de ki bi polis operasyonuna ismini veren ama bunu kıçından anlayıp taa çöllere kadar gelen ''çöl tilkileri'' kesecek mi?
bekleyip görecez."

"genc kiz kosar adim uzaklasirken "o"ndan, hiddet-nefret-igrenti karisimi duygular benligini sarmisti, kulaklari ugulduyordu.. hizla kosarken arkasindan "o" bir seyler diyordu sanki-ama ne? duyamamisti hic bir sey, geri donup sorma zahmetine de girmedi - gerek de yoktu. umrunda bile degildi "o"nun ne dedigi..degildi tabi.. yalan mi soylicem? degildi! gelmeyin ustume tamam umrundaydi.. nolursa olsun hala umrunda olmasi canini sıkıyordu. o igrenc pislik hayvan asagilik (baska da kufur bilmiyor garibim) insanin demis olmasi muhtemel binlerce seyi geciriyordu kafasindan.. acaba ozur mu dilemisti? seni seviyorum? pismanim? 150 bin dolar versem bi daha? oehh artik sicak basina vurmustu herhalde genc kizin. "ah keske lambanin cini bende olsaydi da zamani dudaklarimdan katre katre kanin suzuldugu o bircok eylemin sıkışıp kaldigi ana geri alabilsem ve hikayenin seyrini degistirecek hamleyi yapsam.." diye ah etti.. "çükü kopasica!" diye beddua etmeyi de ihmal etmedi. neyse, o artik gerilerdeydi.. bir daha yuzunu bile gormeyecekti.. o, sadece anilarinda dudagini bile opemeden kendisini kadina ceviren vahsi genc adam olarak kalacakti.. otesi yoktu, olmamaliydi.. genc kiz tum bu dusuncelerle birlikte fark etti ki taaa kutuplara varmis! simdi ici daha da rahatti; hem abisi, hem o cok uzaklardaydi artik astral seyahatle bile gelemezlerdi buralara.. artik karlarin saf ve temiz goruntusu gibi bir hayata kollarini acmisti gecmisin igrenc izlerini silmeye calisarak.. 40 defa unuttum seni dedi.. ve en sonunda kendi uydurdugu yalana kendi de inandi kalbi aksi yolda cok dirense de.. "
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar