bugün

osmanlı nın matbaayı geç getirmesinin sebepleri

osmanlı coğrafyasına matbaa 1480'lerde keldaniler (nasturilerin katolik mezhebinde olanları) tarafından getirilmişti zaten. 1600lü yıllar itibarıyla izmir, halep, istanbul gibi şehirlerde sadece kitap değil günlük bültenler yada periyodik mecmualar levantenler ve azınlıklarca basılıyordu ve satılıyordu.

osmanlı türkçesi ve arapça metinlerin matbaada çoğaltılması ise sorundu. ayasofya ekolü diyebileceğimiz ve bu cami kompleksinde çöreklenmiş başını doğu karadenizli, arap ve mezopotamyalı ulemanın çektiği güruh kitap çoğaltma işinden kazanılan rantın kesilmemesi için kuşaklar boyunca matbaaya karşı çıktılar. el yazması bir kitap ortalama 1 - 2 yılda hazırlanıyor ve karşılığında oldukça yüksek meblağlar isteniyordu. ayasofya'nın karşısına sultanahmet süs olsun diye dikilmemiştir. her iki külliyeden doğan ekoller birer siyasi akımmışçasına osmanlıda abdülhamid'e kadar mücadele ettiler.

tam anlamıyla modernist diyemesek de sultanahmet ekolü ılımlı ve aydınlanmacıdır. ayasofya ekolü ise tutucu, bağnaz ve sertlik yanlısıdır... sultanahmet camisinin başimamı ve personeli için ayrıntılı bir kanun (nizamname) vardır. imamının atletik, dil bilen, ata binebilen ve daha bir çok özelliği bulunan birisi olması gerektiği kanunnamesinde detaylı olarak açıklanmıştır.

gerileme döneminde başkentte çıkan bir çok isyanda da ayasofyada kümelenmiş dini siyaseten kullanan güruhun dahli ve kışkırtması vardır.

matbaa işte o güruhun muhalefeti yüzünden yüzyıllarca türklerin istifadesine sunulamamıştır. aynı güruh bugün de türkiye'nin başına beladır. ayasofya ibadete açılsın diye ortalığı birbirine katmalarının ardında da neredeyse 4 asırlık bir kin vardır.

atatürk memlekette müze yok diye kapatmadı ayasofya'yı...