bugün
- en dindar özelliğiniz21
- doğum gününde hatırlanmamak8
- insan olmaya ceyrek kala'yı eloande den kapmak18
- sözlükte artık kızlar teklif edecek11
- kızların mesajlara geç cevap vermesi12
- şizofreni11
- düşün ki o bunu okuyor9
- yorgun mermi9
- anın görüntüsü19
- elinin değdiği anı unutamıyorum 5 posta attım12
- sözlükteki feyk hesap sahipleri tespit edilecek11
- bacağa kramp girmesi10
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu9
- zall beceremiyorsan bırak git11
- 2024 eurovision şarkı yarışması13
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz10
- erkeklerin sadakatsiz olması20
- benim başörtüm var arabamı yanlış park edebilirim12
- türkiye den soğuma sebepleri20
- anneler günü12
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar21
- arkadaşlar sizce bu yüzük nasıl15
- beni özlediniz mi doğru söyleyin15
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak19
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması24
- karşı cinse giyim önerileri19
- ismet gurbuz 202411
- sözlüğe kız getirmek10
- okul müdürü nasıl korunabilirdi16
- bir erkeği cezbeden şeyler12
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak11
- niyetin ciddi mi klişesi13
- uludağ sözlük kapatılacak11
- icardi1905'in sözlüğü bozması23
- karşı cinsi tavlamak için ne yaparsınız15
- libido düşmesi18
- 45 yaş üstü kadınların muşmulaya dönmesi10
- kızların yedek listesi9
- cami tuvaletinin paralı olması14
- evlilik yaşı kaç olmalıdır12
- dünya bandırmalılar günü16
- platonik aşkın kalp kıran davranışları13
- eric bana8
asıl ürkütücü olan ve bizi gerilimde tutan başımıza düşecek olan kaya değildir, o kayanın düşmesini bilmemizdir diye yazmış Dostoyevski. Gercektende başımızda asılı kayanın üstümüze düşmesi ile çektiğimiz sıkıntı aslında sonlanmış olmaktadır. benliğimizi esaret altında tutan o saplantılı bekleyiş bizi de bitererek bitmiştir. fakat o kayanın altında beklemek o düşüş anını tezahür etmek bilinçin bizden rovansını almasıdır.
O taş blogun altında her an düşme ihtimalini bekleyen bir bedenin gerilimi aslında bizim ruh halimiz. kendimizi varedebileceğimiz sağlam bir zeminden uzak olmak düşünsel, toplumsal, kültürel açılımlarımızı sığlaştırmakta. sığ bir akıntıda kulaç atan yığınların kürt sorunu ve dışındaki sorunlarda çözüm bile sayılamayacak metodları dayatması, tüm topluma bunun altyapısal-üstyapısal zırhını kuşandırarak hazırlaması gercekliğimizin zeminsel dayanağından yoksun oluşuyla acıklanabilir. siber teknorat bir yuzyılda medya aygıtları devlet erki tarafından işlevsizliğe terk ediliyorsa, (ironi, medyanın bir ayrı varoluş sahası olarak hareket etmediği direkt iktidar aygıtları tarafından kontrol altında olduğu bir siyasal örgutlenmeye sahip olduğumuz halde) kurgusal sanallaşma ile biz gercek yakıcı bir sorunu kucaklamaya cabalıyoruz.
Wachowski biraderlerin hit filmi matrix'te ''gercek gercekliğe'' uyanan ve etrafında küresel savaştan sonra yanıp yıkılmış harabelerle dolu ıssız manzara gören kahramanımızı, direniş liderini morpheus şu ifadeyle selamlamaktadır ''Gerceğin Çölüne Hoşgeldin''
pkk ile yaşanan çatışmalar ve ardından milyonlarca insanın toplumsal alanı işgal etmeleri ile beraber morpheus un sarsıcı selamlamasıyla '' gerceğin çölüne hoşgeldin türkiye''.. Uyandığın dünya aslında sanal simgeler, dijital baskılar, görüntüler, üstten bindirilmiş sesler, metinler olacaktır. tum sana ulaşacak bu yoğun zihinsel ensturamanlar bir aygıtın sıkı suzgecinden damıtalarak verilecektir. kendi gercek çölünde tek bir gerceklikle sınanacaksın '' bedeninle'' kapatılmış olduğun kudretli alanda tek görevin, uğursuz bir failin seni imha etmesine izin vermemek. yalıtılmış yapay bir evrende dışındaki tüm seslere ve aygıtlara kökten düşman kesilerek, senin dunyanı yoketmeye programlanmış düşmanlarınla savaşmak.
11 eylul dtm binalarının çöküşü ile kendi korunaklı dunyasından uyanan tipik bir amerikalının ''korkusu ile'' hazır giydirilmiş bir savaşta seni beklemekte. kötü olan dıştakinin dunyası ile ilk temas anında milyonlarca amerikalının verdiği tepki aynen bugun senin kurguna yedirilmiş durumda. binlerce muslumanın fişlendiği, camilerinin yakıldığı, göçmenlere sıkı denetim getirildiği o anda sıradan tipik bir amerikalının ruyası '' dıştaki kötunun liderinin beynini parcalamaktı''. dunyanın hemen hemen her alanında her gun yaşanan bir gercekliğe ilk kez bu kadar yaklaşan sıradan tipik amerikalı, kendi izole dunyasını sorgulamak yerine dunyanın en gelişmiş silah teknolojisi ile köy görünümündeki afganistanı vurmaya inandı. kötülüğün kendi doğasından yayılan gucunu farkedemeyen, amerikalı doğmasıyla secilmiş insan olduğuna inan, devletinin onlardan habersiz şekilde dunyanın geri kalanından savaşlardan getirdiği zenginlikle beslenen yığınların saldırıların ertesi gunu '' amerikalı olma bilincine '' hızla evrilerek yas rengine burunmeleri, bayrak giyinmeleri, yapay jestlerle amerikalı olmalının guzelliğini bölüşmeleri herşeyden önemlisi inanmış bir kitle olarak dunyaya sert bir cevap vereceklerini haykırmaları oldu. tum dunyada hızla cadı avına dadanan hukumetleri sayesinde tamda istedikleri hazı da deneyimlediler. kendi dunyasını tehdit eden dıştakini yoketmek için, tum imkanları seferper eden amerika gercek bir savaşla bu anda karşılaştı. savaş karşıtı olan, dıştakini anlamaya cabalayan kitlelerin amerikalılığından şüphe eden- bu andan itibaren direkt gercek diyebileceğimiz- yığınların seslerini bastıran savaş galipleri bugun geldiğimiz noktada daha az masraflı ve daha huzurlu bir yolu açabilecek programları es gecerek, kendi dışındaki kötuyu en azından dinlemek yerine, yoketmeye inandığı için '' gercek gercekliğe '' uyandı.
simgesel evrene sıkışıp kalan ve çıkış yolu bulamayan geniş yığınlar için anlaşılabilir bir trajedi amerikanın dıştaki ile teması. o kendini de vareden kötulukten soyunmadan, kötuluk olarak kavradığı haraketlenmeyi cezalandırmıştı. onun sonlanması demek kendi evreninin üzerindeki tehlikenin de ortadan kalkması demekti. oysa daha akılcı bir iktidar örgutlenmesinde bulunsaydı belki de sıradan bir amerikalı bu saldırılar karşısında kendisine soracağı ilk soru ''neden, bunun başımıza gelebilmesi için hukumetim benden habersiz neler tasarlanmakta'' olabilirdi. aynı saldırıların benzerini yaşayan ispanya nın, italya nın durumdan ders çıkarırcasına ıraktan cekilmesi kendilerine bu soruları sorduklarını gösterebilmekte. apacık ki dıştaki kötulugun sıkıca orgutlenebilmesi için sizin carpık bir ilişkisel döngude kıvranıyor olabilmeniz lazım. kendi gercekliğinizde daha sarsıcı sorulara cevap bulmanız gerekmekte. beni yok etmeye yada parcalamaya inanmış bir kitlenin içimde bulunuyor olabilmesi için hangi çarpık ilişkisel ağa aittim ben. bunlara yanıt veremeden direkt dışta bir kötuyu simgeleştirip, yokedilmesi gerektiğine kitleleri inandırıyorsanız uyanılan dunya bu ana ait bir başarıdır peki yarın için ne olabiliri düşündünüz mü?
hiçbirimiz çok uzak refanslar aramayalım ben bu ulkenin başbakanının, rp istanbul il başkanlığı döneminde kürt sorunu için hazırladığı 12 maddelik raporu ele almak istiyorum. raporun önemi parti tarafından kürt sorununa yaklaşımı cisimleştirmekte ve parti tabanının bu soruna nasıl bir tutum içerisinde değerlendirmesi gerektiğini belirtmekte. bu anlamıyla rapor basit bir araştırma özelliğinden çıkmakta bir siyasi partinin bu soruna karşılık ideolojik cercevesini çizmektedir. rapor bu sorunun nasıl çözümlenebileceğini sunarken, kendi tabanına da çözüm perspektifi oluşturmakla yukumlu. rapor geniş olduğu için sadece burada belli maddeleri sıralayacağım.
1- Yeni dönemde rp olarak gelişmelerin gerisinde kalmak istemiyorsak artık kürt sözcüğünü rahatlıkla telaffuz edebilmeli, Türkiye de Kürt halkının cektiği onca sıkıntıya tercüman olabilmeliyiz.
2- Türkiye de 70 yıldan beridir resmi ideolojinin kürt meselesinde inkarcı, asimilasyoncu, baskıcı davrandığı acık secik söylenmeli ve resmi ideolojiyi yüksek sesle sorgulayabilmeliyiz.
3- Türkiye de Kürt kimliğinin tanınması ve kürt kültürünün geliştirilmesi için tum yasaların kaldırılması gerektiğini, Kürtlerin yaşadığı bölgelerde Kürtce nin öğretilmesi için yasal imkanların hazırlanması gerektiğini, butun bu hakların Türkiye de yaşayan diğer halklara da tanınması gerektiğini, türkiye nin kültürel bir çoğunluğa sahip olması gerektiğini savunmak
4- Türkiye de dileyen herkesin kendi anadilinde eğitim-öğretim yapabilmesini savunmak, kitle iletişim araclarından yararlanmasını savunmak.
5- Türkiye nin resmi ideolojisi gibi ırkçı, asimilasyoncu ve baskıcı olmayıp, Türkiye de yaşayan herkesin eşit siyasal, sosyal ve kültürel haklar temelinde gönüllüğü bütünlüğünü bu gönüllü kardeşlik temelinde savunmak.
6- PKK terörünü kınadığımız kadar devlet terörünü de kınamak. Devlet PKK catışmasında devletci bir safta gözükmemek devletin eleştiri uslubunu benimsememek; Bölücü, Terörist, Ayrılıkcı v.s.
7- Her türlü ırkcılığa karşı çıkmak buna türk ırkcılığı da dahil olmak üzere.
bu soruları zamanında kendine soran bir başbakanımızın olabilmesi bir acıdan bakılınca olumlanacak bir tavırdır. öteki olarak cisimleştirdiğimiz kötülüğü en azından anlamaya çalışan duzeyi yakalamaya çalışmış bir figur.
yukarıda değindiğimiz rapor dışında birer yurttaş olarak bizim anlamdırılmaya çalışacağımız olgularımız bulunmuyor mu? hepimiz bir savasın içerisine çekilirken daha çok sorgulama surecine girmemiz gerekmez mi? bir yurttaş olarak ben kendi devletimin cevaplandırılması gerektiğine inandığım sorularım olmayacak mı? sadece birilerinin zihni savaşmayı kışkırtıyor, daha gucluler diyerek bilmediğim bir sürece iteklenmek zorundamıyım!!
ben kendi adıma devletimden sadece şu 2 soruya yanıt alamadığım sürece asla ve asla dıştaki kötuyü yoketmeye cabalayan sıradan amerikalı, israilli, rus, ingiliz olmak istemiyorum ..
1- resmi olarak olmadığı trt de ispatlanmaya çalışılan bir dil, ne değişmiş bulunuyorda aynı kanalda yayın yapabilmekte.
2- resmi olarak olmayan bir ırk bugun nasıl oluyorda ayrı bir ırk olduğu kabul edilebiliyor.
dun beni tepeden tırnağa bu anlayış etrafında kilitleyen iktidarlar, bugun farklı bir gerceklikle gayet pişkince dun red ettiklerini bugun kabul edebiliyorlarsa hangi iktidar aygıtına guvenerek bugun savaştığım değerin ileri bir zaman sürecinde anlamsız olmayacağına inanabilirim.
kötuluk gercekten de hegelin ifade ettiği gibi '' her yanında kötuluk gören masum bakışın'' ta kendisindeyse..
O taş blogun altında her an düşme ihtimalini bekleyen bir bedenin gerilimi aslında bizim ruh halimiz. kendimizi varedebileceğimiz sağlam bir zeminden uzak olmak düşünsel, toplumsal, kültürel açılımlarımızı sığlaştırmakta. sığ bir akıntıda kulaç atan yığınların kürt sorunu ve dışındaki sorunlarda çözüm bile sayılamayacak metodları dayatması, tüm topluma bunun altyapısal-üstyapısal zırhını kuşandırarak hazırlaması gercekliğimizin zeminsel dayanağından yoksun oluşuyla acıklanabilir. siber teknorat bir yuzyılda medya aygıtları devlet erki tarafından işlevsizliğe terk ediliyorsa, (ironi, medyanın bir ayrı varoluş sahası olarak hareket etmediği direkt iktidar aygıtları tarafından kontrol altında olduğu bir siyasal örgutlenmeye sahip olduğumuz halde) kurgusal sanallaşma ile biz gercek yakıcı bir sorunu kucaklamaya cabalıyoruz.
Wachowski biraderlerin hit filmi matrix'te ''gercek gercekliğe'' uyanan ve etrafında küresel savaştan sonra yanıp yıkılmış harabelerle dolu ıssız manzara gören kahramanımızı, direniş liderini morpheus şu ifadeyle selamlamaktadır ''Gerceğin Çölüne Hoşgeldin''
pkk ile yaşanan çatışmalar ve ardından milyonlarca insanın toplumsal alanı işgal etmeleri ile beraber morpheus un sarsıcı selamlamasıyla '' gerceğin çölüne hoşgeldin türkiye''.. Uyandığın dünya aslında sanal simgeler, dijital baskılar, görüntüler, üstten bindirilmiş sesler, metinler olacaktır. tum sana ulaşacak bu yoğun zihinsel ensturamanlar bir aygıtın sıkı suzgecinden damıtalarak verilecektir. kendi gercek çölünde tek bir gerceklikle sınanacaksın '' bedeninle'' kapatılmış olduğun kudretli alanda tek görevin, uğursuz bir failin seni imha etmesine izin vermemek. yalıtılmış yapay bir evrende dışındaki tüm seslere ve aygıtlara kökten düşman kesilerek, senin dunyanı yoketmeye programlanmış düşmanlarınla savaşmak.
11 eylul dtm binalarının çöküşü ile kendi korunaklı dunyasından uyanan tipik bir amerikalının ''korkusu ile'' hazır giydirilmiş bir savaşta seni beklemekte. kötü olan dıştakinin dunyası ile ilk temas anında milyonlarca amerikalının verdiği tepki aynen bugun senin kurguna yedirilmiş durumda. binlerce muslumanın fişlendiği, camilerinin yakıldığı, göçmenlere sıkı denetim getirildiği o anda sıradan tipik bir amerikalının ruyası '' dıştaki kötunun liderinin beynini parcalamaktı''. dunyanın hemen hemen her alanında her gun yaşanan bir gercekliğe ilk kez bu kadar yaklaşan sıradan tipik amerikalı, kendi izole dunyasını sorgulamak yerine dunyanın en gelişmiş silah teknolojisi ile köy görünümündeki afganistanı vurmaya inandı. kötülüğün kendi doğasından yayılan gucunu farkedemeyen, amerikalı doğmasıyla secilmiş insan olduğuna inan, devletinin onlardan habersiz şekilde dunyanın geri kalanından savaşlardan getirdiği zenginlikle beslenen yığınların saldırıların ertesi gunu '' amerikalı olma bilincine '' hızla evrilerek yas rengine burunmeleri, bayrak giyinmeleri, yapay jestlerle amerikalı olmalının guzelliğini bölüşmeleri herşeyden önemlisi inanmış bir kitle olarak dunyaya sert bir cevap vereceklerini haykırmaları oldu. tum dunyada hızla cadı avına dadanan hukumetleri sayesinde tamda istedikleri hazı da deneyimlediler. kendi dunyasını tehdit eden dıştakini yoketmek için, tum imkanları seferper eden amerika gercek bir savaşla bu anda karşılaştı. savaş karşıtı olan, dıştakini anlamaya cabalayan kitlelerin amerikalılığından şüphe eden- bu andan itibaren direkt gercek diyebileceğimiz- yığınların seslerini bastıran savaş galipleri bugun geldiğimiz noktada daha az masraflı ve daha huzurlu bir yolu açabilecek programları es gecerek, kendi dışındaki kötuyu en azından dinlemek yerine, yoketmeye inandığı için '' gercek gercekliğe '' uyandı.
simgesel evrene sıkışıp kalan ve çıkış yolu bulamayan geniş yığınlar için anlaşılabilir bir trajedi amerikanın dıştaki ile teması. o kendini de vareden kötulukten soyunmadan, kötuluk olarak kavradığı haraketlenmeyi cezalandırmıştı. onun sonlanması demek kendi evreninin üzerindeki tehlikenin de ortadan kalkması demekti. oysa daha akılcı bir iktidar örgutlenmesinde bulunsaydı belki de sıradan bir amerikalı bu saldırılar karşısında kendisine soracağı ilk soru ''neden, bunun başımıza gelebilmesi için hukumetim benden habersiz neler tasarlanmakta'' olabilirdi. aynı saldırıların benzerini yaşayan ispanya nın, italya nın durumdan ders çıkarırcasına ıraktan cekilmesi kendilerine bu soruları sorduklarını gösterebilmekte. apacık ki dıştaki kötulugun sıkıca orgutlenebilmesi için sizin carpık bir ilişkisel döngude kıvranıyor olabilmeniz lazım. kendi gercekliğinizde daha sarsıcı sorulara cevap bulmanız gerekmekte. beni yok etmeye yada parcalamaya inanmış bir kitlenin içimde bulunuyor olabilmesi için hangi çarpık ilişkisel ağa aittim ben. bunlara yanıt veremeden direkt dışta bir kötuyu simgeleştirip, yokedilmesi gerektiğine kitleleri inandırıyorsanız uyanılan dunya bu ana ait bir başarıdır peki yarın için ne olabiliri düşündünüz mü?
hiçbirimiz çok uzak refanslar aramayalım ben bu ulkenin başbakanının, rp istanbul il başkanlığı döneminde kürt sorunu için hazırladığı 12 maddelik raporu ele almak istiyorum. raporun önemi parti tarafından kürt sorununa yaklaşımı cisimleştirmekte ve parti tabanının bu soruna nasıl bir tutum içerisinde değerlendirmesi gerektiğini belirtmekte. bu anlamıyla rapor basit bir araştırma özelliğinden çıkmakta bir siyasi partinin bu soruna karşılık ideolojik cercevesini çizmektedir. rapor bu sorunun nasıl çözümlenebileceğini sunarken, kendi tabanına da çözüm perspektifi oluşturmakla yukumlu. rapor geniş olduğu için sadece burada belli maddeleri sıralayacağım.
1- Yeni dönemde rp olarak gelişmelerin gerisinde kalmak istemiyorsak artık kürt sözcüğünü rahatlıkla telaffuz edebilmeli, Türkiye de Kürt halkının cektiği onca sıkıntıya tercüman olabilmeliyiz.
2- Türkiye de 70 yıldan beridir resmi ideolojinin kürt meselesinde inkarcı, asimilasyoncu, baskıcı davrandığı acık secik söylenmeli ve resmi ideolojiyi yüksek sesle sorgulayabilmeliyiz.
3- Türkiye de Kürt kimliğinin tanınması ve kürt kültürünün geliştirilmesi için tum yasaların kaldırılması gerektiğini, Kürtlerin yaşadığı bölgelerde Kürtce nin öğretilmesi için yasal imkanların hazırlanması gerektiğini, butun bu hakların Türkiye de yaşayan diğer halklara da tanınması gerektiğini, türkiye nin kültürel bir çoğunluğa sahip olması gerektiğini savunmak
4- Türkiye de dileyen herkesin kendi anadilinde eğitim-öğretim yapabilmesini savunmak, kitle iletişim araclarından yararlanmasını savunmak.
5- Türkiye nin resmi ideolojisi gibi ırkçı, asimilasyoncu ve baskıcı olmayıp, Türkiye de yaşayan herkesin eşit siyasal, sosyal ve kültürel haklar temelinde gönüllüğü bütünlüğünü bu gönüllü kardeşlik temelinde savunmak.
6- PKK terörünü kınadığımız kadar devlet terörünü de kınamak. Devlet PKK catışmasında devletci bir safta gözükmemek devletin eleştiri uslubunu benimsememek; Bölücü, Terörist, Ayrılıkcı v.s.
7- Her türlü ırkcılığa karşı çıkmak buna türk ırkcılığı da dahil olmak üzere.
bu soruları zamanında kendine soran bir başbakanımızın olabilmesi bir acıdan bakılınca olumlanacak bir tavırdır. öteki olarak cisimleştirdiğimiz kötülüğü en azından anlamaya çalışan duzeyi yakalamaya çalışmış bir figur.
yukarıda değindiğimiz rapor dışında birer yurttaş olarak bizim anlamdırılmaya çalışacağımız olgularımız bulunmuyor mu? hepimiz bir savasın içerisine çekilirken daha çok sorgulama surecine girmemiz gerekmez mi? bir yurttaş olarak ben kendi devletimin cevaplandırılması gerektiğine inandığım sorularım olmayacak mı? sadece birilerinin zihni savaşmayı kışkırtıyor, daha gucluler diyerek bilmediğim bir sürece iteklenmek zorundamıyım!!
ben kendi adıma devletimden sadece şu 2 soruya yanıt alamadığım sürece asla ve asla dıştaki kötuyü yoketmeye cabalayan sıradan amerikalı, israilli, rus, ingiliz olmak istemiyorum ..
1- resmi olarak olmadığı trt de ispatlanmaya çalışılan bir dil, ne değişmiş bulunuyorda aynı kanalda yayın yapabilmekte.
2- resmi olarak olmayan bir ırk bugun nasıl oluyorda ayrı bir ırk olduğu kabul edilebiliyor.
dun beni tepeden tırnağa bu anlayış etrafında kilitleyen iktidarlar, bugun farklı bir gerceklikle gayet pişkince dun red ettiklerini bugun kabul edebiliyorlarsa hangi iktidar aygıtına guvenerek bugun savaştığım değerin ileri bir zaman sürecinde anlamsız olmayacağına inanabilirim.
kötuluk gercekten de hegelin ifade ettiği gibi '' her yanında kötuluk gören masum bakışın'' ta kendisindeyse..
güncel Önemli Başlıklar