sınıflandırmanın dayanılmaz hafifliği

bir inanışa göre kişiler karşılaştıkları problemleri algılayabilecekleri/anlayabilecekleri veya üstesinden gelebilecekleri ölçüde sınıflandırırlar. sınıf sayısı arttıkça kişinin zeka seviyesi de doğru orantılı artış gösterirmiş. tabi bunu direk zekaya bağlamak da yanlış olacaktır ki bu işin içine algıda seçicilik, fark tanıyabilme ve hafızada tutabilme gibi pek çok kavram girer.

yani a kişisi insanları dişi ve erkek olarak algılayabilirken b kişisi romantik, sadist, uyumsuz vb c kişisi ise iyi, kötü ve orta olarak ayırabilir. tabi elmalar ile armutları da karıştırmamak lazımdır ki bunun için sosyal psikolojiyi bilen bir uzmanın detaylı yazısına ihtiyaç duyabiliriz.

ama yine de insanları kendimiz için üç beş sınıfa ayırmaktansa onların daha farklı özelliklerini keşfederek daha analitik bir yaklaşımla sınıflandırmak hem zekamızı daha verimli kullanmamıza yardımcı olur hem de hayatımızı kolaylaştırır.

(bkz: anladın sen onu)