bugün

philadelphia deneyi

bilgi bizim tek değerimiz. bilim ve teknoloji elimizde tutmamız gereken tek kıymet. buna rağmen bilginin saklandığı, bilim adamlarının susturulduğu, müşahitlerin itibarsızlaştırıldığı, kendi kudretimizin sınırlarının buzlu görüntülerle önümüze sunulduğu bir dönemdeyiz. seleflerimizden de haleflerimizden de utanmamız gereken bir aymazlık içindeyiz. körüz. körleştirildik. "biz" derken de etnik ya da ulusal kimliğimizden bahsetmiyorum. düşünebileceğiniz en fazla sayıdaki insan topluluğundan, hepimizden bahsediyorum.

şu an hayalini kurduğumuz, aklımıza geldiğinde saçmalığına güldüğümüz, anca filmlerde olur diye düşündüğümüz bilimsel gelişmelerin aslında hepsine vakıfız. bu gelişmelerin illa "ışınlanmak" "geleceği görmek" "geçmişe gitmek" "insan ömrünü uzatmak" gibi spesifik bir karakterde olmasına da gerek yok. hayatımızı, ideallerimizdeki ütopyaya, inancımızdaki cennetin ta kendisine dönüştürmeye yetecek "e/abileceğimiz" tüm kıymetler avucumuzun içinde. bunlardan bihaberiz.

mısır daki piramitlerin hangi teknoloji ile yapıldığını düşünüp şaşırıyoruz. ardında bir "uzaylı yardımı" olduğuna kanaat getirenlerimiz bile var. orta amerika da bulunan, büyük ihtimal maya dönemine ait, insan yapımı kristal kafatasına bakıp yine şaşırıyoruz. çin'de ortaya çıkan, milattan önceye dayandırılan demir borularla karşılaşınca aklımız iyice karışıyor. "o devirde o adamlar bunları nasıl yaptı" diyoruz. zamanından öteye gidenlerin onlar olmadığını, çağının çok çok gerisinde kalanların kendimiz olduğunu kestiremiyoruz. çünkü aklımızın kudreti bizden saklanıyor. bile isteye karanlıkta bırakılıyoruz.

bu uyutulmanın esas nedeni nedir onu da çözemiyorum. sizden niçin korkuyorlar anlamıyorum. zira neticede ellerindeki teknolojinin onda birine tanıklık edecek olsanız, inancınıza meşrebinize göre "oh my god" veya "bismillahirahmanirahim!" veya "ananı sikym bu ne lan" diyecek ve bilgiye tapınmaya başlayacaksınız. kendi ırkınızın mükemmelliğine aşık olacaksınız. ikna olmanız garanti. iki saniye yeter. belki de hak etmediğinizi düşünüyorlardır.

bir gün gelecek bu adeta dondurulmuş bilgi hazinesi heykeli bir yerinden çatlayacak. bütün bilgiler ortalığa saçılacak. ben o vakte kadar yaşar mıyım bilmiyorum. ama ben ölürsem de siz sağ kalırsanız; o zaman peyda olacak keşmekeş içerisinde bilin ki asıl intikam almanız gereken insanlar, hırsızlar-tecavüzcüler-anarşistler-nefret suçluları-sahtekarlar-insan tacirleri-vesaireler değil; sizin bilginizi sizden çalan bu adamlardır. dedenizin-babanızın-sizin-çocuğunuzun-torununuzun yaşam kalitesini elinden almayı kendinde hak gören bu şerefsizlerdir. onlara yoğunlaşın. ben yaşıyor olursam zaten hepinizden önce ben çökerim adamların tepesine.

ben philadephia deneyinin sonuçlarına gönülden inanç taşıyorum. en az dyatlov geçidi olayının perde arkasındaki teknolojiye karşı taşıdığım korku kadar. philadelphia deneyi esnasında ölen, daha da kötüsü, ölecek kadar şanslı olmayan; ciddi oranda fiziksel ve ruhsal dezenformasyona uğrayan; akıl sağlığını kaybeden insanları saygıyla, rahmetle anıyorum.

ben sınırlı kapasiteme ve orta öğretim seviyesindeki fizik bilgime rağmen tesla'nın açtığı yolun sonunda görünen ışığın peşindeyim. darısı mum ışığı zayıflığındaki kişisel aydınlıklarının ya da otomobil farlarından daha gerçek olmayan sunilikteki, toplumun dayattığı ışığın etrafında yörüngesini şaşıran sineklerin başına. ben pervaneyim. onlar sadece sinek. ikisi farklı şeyler.

insanlık ışığa bir gün muhakkak ulaşacak. ama kaynağı binlerce yıl öncesine dayanan kitaplarla-öğretilerle-inançlarla değil. ilimle. tevfik fikret'in de dediği gibi: "her şey olacak kudret-i irfanla... inandım."

şimdi uyuyoruz. elbet bir gün uyanıcaz. en muhteşem devrimden daha keskin olacak bu. uyanıcaz. ışıkla donanıcaz. inandım. inanıyorum.