bugün

temelinde albert einstain'ın bileşik alanlar teorisi yatan 1943 yılında 2. dünya savaşı sırasında yapıldığı idda edilen küçük destroyer tipi bir savaş gemisinde denenen,manyetik alan yaratarak gemiyi görünmez yaparak düşmanlardan korunmak için tasarlanan proje.insan oğlunun okudukça dahada merak ettiği bu deneyde geminin philedelphia üssünden millerce uzakta norfolk'a ışınlandığı söylenmektedir...
http://www.ufogercegi.com/phi.php
ışınlanma diye bilinir. özel görecelik denklemlerine göre bu işin gerçekleşmesi için maddenin ışık hızına kadar ulaşması gerekir. tabi bunun gerçekleşmesi için altı okka teknolojiye ihtiyaç vardır. madde ışık hızına ulaşsa bile artık maddelikten çıkmış ecic bücüc bişi olur. sonra yaşlı albert yüksek manyetik alanlar altında, maddenin ışık hızındaki gibi davrandığını farkeder. aradan yıllar geçer dayılar tesisatı kurarlar. kırmızı düğmeye basarlar. deney malzemesi olan gemi tamamen yok olur bir daha bulunamaz. sonuç olarak başarılı bir deneydir. amaç radarlarda gemilerin görünmemesini sağlamaksa bu gerçekleştirilmiştir.bravodur. *
1943 yazında uss eldridge adlı gemi üzerinde yapılan bu deney, philadelphia limanında gerçekleştiği için bu isimle anılmaktadır. albert einstein'in teorilerinden ilham alınarak yapılan bu deneyin amacı, gemiyi görünmez kılmaktı. şöyle ki;
bir maddeye aşırı yüksek miktarda manyetizma uyguladığınız zaman, ışığın kırılması sebebiyle görünmez kılmak; daha da arttırmak sureti ile molekül transferi, yani ışınlanma meydana getirmek mümkündür. işte o yıl yapılmak istenen, uss eldridge adlı geminin görünmez olması, dolayısıyla savaş esnasında radarlara yakalanmamaktı. ancak sike sürülecek kadar aklı olmadığından şüphelendiğim o bilim adamları, bu deneyi mürettebatın da olduğu şekilde gerçekleştirmişler, o insanların birçoğunun ölümüne, kalanların da ya hafıza kaybı yaşamasına ya da depresif hareketlerde bulunmasına sebep olmuştur.

deneyin nasıl yapıldığına gelince...

iki adet çok büyük jeneratör ve daha birçok güç kaynağı vasıtasıyla yapılan bu deneyi aynı anda ve aynı noktada gözlemleyebilmek için yanında bulunan bir gemide konuşlanan bilim adamları deneyi başlattıktan kısa bir süre sonra, geminin etrafından yeşilimsi bir duman yükselmeye başlamıştı. gücün giderek artırılması sonucunda gemi yavaş yavaş gözden kaybolmaya başlarken, deneyi gerçekleştirenler bir yandan heyecan ve endişe içinde olacakları beklerken, bir yandan da kendileriyle gurur duymaktaydılar. artık güç sonuna kadar verilmişti. işte uss eldridge nerdeyse tamamen kaybolmuştu. olayı izleyenler şaşkınlıktan dillerini yutmuş bir şekilde bakınırken beklenmedik bir durum olduğu hemen anlaşıldı; bir anda yükselen mavimsi bir dumanla beraber gemi tamamen görünmez olmuştu. bilim adamlarının istedikleri şey bu değildi. onlar sadece radara yakalanmamak için kısmi bir şekilde görünmezlik istiyorlardı. fakat gemiden eser yoktu ortada. son çare olarak deneye son vermek adına güç miktarı düşürüldü.

yükselen yeşilimsi bir dumanla beraber gemi tekrar görünmüştü. fakat mürettebatın durumu içler acısıydı. kimisi sağa sola boş boş bakarak koşuşurken, kimisi geminin eriyen bölmeleriyle içiçe geçmiş durumdaydı. sağ olarak kurtulabilenler, daha sonra tutarsız hareketler sergilemekle kalmadılar; zaman zaman tekrar görünmez oluyorlardı. ve normale dönebilmeleri için, çıplak bir yerlerine normal birisi tarafından dokunulması gerekiyordu.

birkaç gün sonra, geminin o kayboluş esnasında nereye gittiği anlaşıldı. gemi, 640 km ötedeki norfolk limanında ortaya çıkmıştı kısa bir süreliğine. daha sonra deneye son verilince tekrar philadelphia limanına dönmüştü. peki, neden başka bir limana değilde, 640 km ötedeki norfolk limanına gitmişti o gemi? bu konuyu da einstein'in zaman hakkındaki teorileriyle açıklayabiliriz: zaman akıp giden bir nesne değildir sadece.. yaşadığımız her an, bir yerlerde kaydolur ve bekler.
işte o geminin o limanda görülme sebebi. yüksek oranda manyetik rezonans sonucu, gemi üzerinde zaman ve boyut kırılması oluşmuş, molekül transferi gerçekleşmişti. nereye doğru? geçmişinde bulunduğu bir limana. yani o geminin o limanda görülme sebebi, geçmişinde orada olmasıydı.

bu olayın duyulmaması için herşeyi yapan abd hükümeti, gözlem yapılan gemide bulunan tayfalardan birini engelleyememişti. o tayfa da daha sonra gördüklerini anlatarak bu olayın duyulmasını sağlamıştı... öyleydi hakaten..

neyse, bu olayın bir de filmi var ki, acayip sıkıcı bir film. o filmde gemiye değil bir uçağa uygulanıyodu bu deney.
gerçekten yapılmış deneydir. ancak geminin kaybolması ,ışınlanması, duvarlardan geçebilen insanlar , deneyin sonunda bir takım kişilerin başka boyutlara transferi gibi olaylar tamamen safsatadır. böyle şeyler yoktur , bunlara inanmakla 'sırlar evi' tarzı programlarda olanlara inanmak arasında fark yoktur. bu kadar bilimkurgu izlemeyin arkadaşlar.

not: dileyen google'dan bu ismi aratıp deney ile ilgili ciddi kaynaklar tarafından yazılmış belgeleri okuyabilir.
(bkz: philedelphia kromozomu)
amerika' nın ısrarla yalanladığı deney. üzerinde durulması gereken bir konu. ayrıntılı bilgi için: http://www.zamandayolculu...inbal/philadelpdeneyi.htm. bazı şeyler kolpa gelsede yine de insan inanabiliyor.
doğrumudur değil midir bilinmeyen ama hakkında bir dünya efsanenin ortaya çıktığı deneydir. çok ilginçtir.
deneyde gemi yok edilmis ve sonra geri getirilmistir fakat icindeki mürettebat gemi geri getirildiginde ortalikta yoktur. fantastik bir bilim-kurgu romanina senaryo olabilecek bir deney yaratilabilir.
şaşılmaması gereken deneydir. sonradan değişik şekillerde uygulanmış ve bazı ülkeleri yok etmişdir bu herifler. hatta bizde bankayı hokus pokusla yok eden işadamları da bunların yanında çıraktı belki de.
gerçeği çarpıtan güzel bir kurgu. yazanların, uygulayanların, gündemde tutanların eline sağlık.
amerika'nın reklam amaçlı kullandığı bir söylenti daha, yapıldıgını anlatan tanıklar bile vardır ama an itibariyle dahi başarıya ulaşması olanaksızdır.
genç amerikalılar rahatsız. **
bazılarını senarist yapan deneydir.

+ korkuuut!!
- noluyo lan?
+ olm çabuk gel... çabuk!
- hayırdır ya!
+ çıplak bir yerlerime dokunman lazım olm. tutarsız hareketlerim var,
arada bir de görünmez oluyorum.
- tutarsız hareketler... görünmez olmak ve çıplak yerlerin...
+ yawrum sende şizo başlanıgıcı var.

(bkz: bir tutarsızlık olarak görünmezlik)
lost senaristlerinin ilham aldığı düşünülen kısmen doğru hadise.

neden kısmen doğru diye sorarsanız şöyle ki; deney yapılmış, gemi radardan kaybolmuş aynı zamanda mürettebat, radyasyon etkisiyle darmadağın olmuştur. ancak gemi gözden kaybolmamış hatta 640 km ötede bir yerde ortaya çıkmamıştır.

neden lost senaristlerinin ilham aldığı düşünülüyor derseniz şöyle ki; benjamin linus'un 4. sezonun sonunda dümeni çevirdiği sahneyi hatırlayın. bir ışık hüzmesi, adanın gözden kaybolması, başka bir zamana gitmesi.
(bkz: gökkuşağı projesi)
philadelphia deneyi belkide bizim hayatımızı 200 yıl ileriye alacak bir deneydi ki bana göre bazı insanlar bu bilgiyi aldı ve sakladı kendi yararları için.
başında nikola teslanın bulunduğu bir ekip pensilvanya yakınlarındaki philadelphia limanında 1260 tonluk bir gemiyi 1-2 dakika içerisinde 600 km ileri götürüp getirmiştir.
nikola tesla amerika ya sığınmış bir sırp bir bilim adamıdır amerikaya savaş sırasında göç etmiş ve amerika şu anda olduğu gibi üstüne atlamıştır.
deneyde geminin içindeki bazı mürettabat tam gelmişken bazıları ise elsiz kolsuz erimiş halde geri dönmüştür.
prestij adlı bir filimde nikola tesla ve deney hakkında bazı ip uçları verilmiştir.
edisonun baş düşmanıdır.
bir hikaye şöyle der ;
nikola tesla ile edison daha genç mühendislerken bir yarışmaya katılırlar ve 2 si de birinci olur fakat tesla bu ödülün 2 kişi arasında paylaşılmasını kabul etmez ve o ödül parasını edisona bırakır yıllar sonra tesla ya bi mektup gelir o ödülün sahibi sizdiniz ve ödülünüzü vermek istiyoruz tabii olağan şey açık bu hikayede ki göze çarpan olay bence edison a şans yardım ederken tesla ya felek tokat atmıştır.
adı üzerinde deneydir nikola tesla yapmış olup muhtemelen denenmiştir ama asıl önemli olan deneyin başarılı olup olmadığıdır. bugüne kadar dünya üzerinde başarılı sonuç alınan tek ışınlama deneyi texasta yapılan su ışınlanmasıdır. su yani h2o 2 hidrojen ve oksijenin ayrıştırılıp gönderilmiş sonrasında tekrar birleştirilerek ışınlanma olayı gerçekleştirilmiştir. ışınlama daki temel sorun maddeyi ayrıştırmak değil birleştirmektir o nedenle sorun insanı moleküllerine ayırıp bir yerlere yollamak değil gönderilen yerde o moleküllerden tekrar insanı oluşturmaktır.
(bkz: şehir efsanesi)
şu klasmana giren hede:

(bkz: at yalanı)
lost'un teorileri arasında bahsi geçen deney.
c.f. berlitz, without a trace, isimli kitabında konuyla ilgili oldukca carpıcı bilgilerle birlikte, bu deney ile ilgilenen bilim insanlarıyla yaptığı röportajlara da geniş yer vermiştir.
sözkonusu gemi ıskartaya çıkarıldıktan bize satılmıştır.
ayrıca konu incelindiğinde insanı, "bu tesla'da zaten bir ipnelik vardı.." düşüncelerine sevk eder.
olduğuna dair tek kanıt yoktur, amerikan efsanelerinden biridir.

hakkında zibilyonlarca saat araştırma yaptım oturup, severim ben bunları. ha araştırma sonucu ne oldu? somut bir şey olmadığından, yorumlarla, bilgilerle, yazılanlarla, söylenenlerle idare etmek durumunda kaldım. sonra dedim sokayım öyle şeye. ışınlanmış da bilmem ne. nah.

ha keşke olmuş olsaydı. çok eğlenceli olurdu.
gemi içinde bulunan tüm mürettebatın ölümüyle sonuçlanan deney. e tabi bunda da nikola tesla'nın parmağı var. ama herşey de olduğu gibi bunda da kandırıldı garibim.
x-files'ın 1. sezonunun 7. bölümünde benzer bir olay işlenmişti.
böyle bişey olduğunu düşünsenize. of çok fena. garip bir ölüm şekli. fena değil hatta gayet iyi.