bugün

berkin elvan

Devlet terörünün -çok üzülerek söylüyorum- bir kurbanıdır. kardeşimizdir.

Halk mı devlet içindir, devlet mi halk için?
bunu düşünmeyenler, devletin bir eli yağda öteki baldayken kraldan çok kralcılık yapanlar, bu soruyu -artık- düşünmeye başlamalı. provoke eden taraf kimdir? "biz mi dedik ekmek almaya git diye o kargaşada", "o da polise taş atıyormuş, elinde sapan vardı" diyen mi yoksa "hakkını ara; kendi hakkını, vatandaşının hakkını, öldürülen çocukların adaleti için sokakta sesini çıkar" diyen mi? şiddeti meşrulaştırmaya çalışmayacağım ama bir çocuğun elindeki sapan, korunaklı üniformalı, kasklı polise koyar mı? ama ne acıdır ki bir gaz fişeği, jop, biber gazı, plastik mermi, toma, akrep; halk için olan bu kolluk kuvvetleri tarafından korumasız bedenlerde kullanılıyorsa yüreğimizde bir kuş ölür. "ama onlar da ülkeye zarar verdi, her yeri yakıp yıktılar" demeyin artık, demeyin! birilerinin canı alınırken bu kıyaslamaya girmeyin. bırakın bütçeyi o çok sevdiğiniz katil devlet düşünsün. yüzlerce toma, binlerce biber gazı vs. almak için, halkına karşı bir güç oluşturmak için bütçe ayrılabiliyorsa bu yönetim o kadar da fakir değildir. acımasızdır. birilerinin yapmadığını yapıp; cenazede ailenin yanında olmak isteyenlere nekrofil diyecek kadar pişkin ve aşağılıktır.

kışkırmaktan/kışkırtılmaktan neden bu kadar korkarsınız? neden kışkırmıyorsunuz? daha kaç çocuğun öldürülmesini izleyeceksiniz diye de sormak isterim.

bir de dün akşam berkin'in babası sami elvan'ın televizyondaki o hali, sükunetini bozmadan konuşması, ağzından en ufak bir kin belirtisi duyulmaması, 'benim oğlum orada üşüyor' demesi bile sorumlulara, emri verenlere, bir karşı duruş için yeterlidir.