bugün

neo liberalizm

kapitalist devletin, iktisadi devlet teşebbüslerinden ve eğitim, sağlık, ulaşım, iletişim gibi kamusal alandan elini çekerek, ekonomiyi tamamen piyasanın serbest gidişatına bırakmasını ve tüm bu kuruluşların özelleştirilmesini savunan siyasi düşünce. özellikle sovyetlerin dağılmasından sonraki sömürü politikaları bu düşüncenin hızla yayılmasını sağlamıştır. aslında bu neo liberalizm gericiliği, çökmekte olan kapitalist sistemin kurtarıcısı olarak görüldü. Sovyet tehdidinin de ortadan kalkmasıyla birlikte, Özelleştirmeler, iflaslar, şirket küçülmeleri ve birleşmeleriyle dayatılan işsizlik büyük bir artışa geçti. işi olanlar için de çalışma saatleri arttı, çalışma koşulları ağırlaştı, bugün de sokakta elimize tutuştururlan, sosyal güvencelerden yoksun part-time çalışma, ve özellikle inşaat sektöründe taşeronlaşma gibi uygulamalar hızla yaygınlaştı, sosyal hak ve güvenceler zaten az olan önemini iyice kaybetti. işte neo-liberalizm adı altında yapılan bu gericilik, ekonomideki zaten var olan kutuplaşmaları arttırdı, dünyada egemen güçler kavramını ortaya çıkardı, aslında kapitalizmi erken bir çöküşten kurtardı ve küreselleşmeye doğru sürükledi de diyebiliriz.