bugün

sevgilisi olsa da yalnız olan insan

sevgilim diyebileceği, sevdiğini söyleyip sevildiğini duyacak birine sahiptir ama bir sevgilisi aslında yoktur.

kavramlardan değil kavramların doldurulmasından zevk alıyordur, söylendiği kadar basit değil çetrefilli bir durum özetle zordur. yani bahsi geçen hisler sanrılardan ibaret ve yaşanmışlıkların değeri yoktur. kimse öperken kokladığı bir kadıan seni seviyorum deme ihtiyacı duymaz gerçekten sevilen bir kadın sevildiğin duymamayı önemsemez. iki kelime hislerin gerçekliğine inandırmaz ya da üç hece altı harften oluşan bir hitap kullanıldığında aranızda kuvvetli bir bağ oluşmaz. işte bu tip durumlarda yalnızlık hakkını teslim eder çünkü yapay mutluluk olamaz. ressamın ellerinden çıkan tablo kırık bir kalpse, herhangi bir insan dikiş bile tutmayan kocaman yaraya basit bir bant olarak gelmiş demektir. birine sevgilim demek kan kaybediyor olmanızı engellemez.

edit: ben bu yazıyı sezai karakoç a yazdım. adamın aşk hayatı çok etkileyici lan ben ne yapayım. *