bugün

türkiye ekonomisi

Bir kez daha varsayımlarımız yoksayıma dönüştü. Dünyada kriz oldu ve bizde de cumhurbaşkanlığı seçimi iyi yönetilemedi. Dünya ekonomisinde yükselen konjonktürün sonuna doğru gelindiğini çeşitli yazılarımda konu etmiştim. Bu hafta içinde yaşananlar aslında daha büyük krizlerin habercisi niteliğinde. Önümüzde daha ciddi krizler var. Niçin böyle oluyor? Yani niçin her yükselen konjonktür mutlaka inişe dönüyor? Bu sorunun tek bir yanıtı var: Fırsattan yararlanarak daha çok para kazanmak isteyenler açısından risk alma iştahı yükseliyor ve herkes yükselen konjonktürden payını almaya çalışınca marjinal alanlara, marjinal kişilere ve kurumlara dönük yatırımlar artıyor. Birçok kişisel yatırımcı yaşamı boyunca hiç görmediği ya da izlemediği ülkelerin tahvillerine, kurumların hisse senetlerine yatırım yapmaya başlıyor. Bankalar konjonktürün normal olduğu ortamlarda asla kredi vermeyecekleri alanlara, kişilere, kurumlara yüksek konjonktürün arkasına takılıp kredi vermeye başlıyor. Mali yaratıcılık en üst düzeye çıkıyor ve kuralların arkasına dolanma hızlanıyor. Sonuçta konjonktürdeki çıkış durunca herkes yatırımını en az zararla kurtarmaya çalışıyor. Herkesin satış eğilimine geçtiği bir ortamda ise herkes zarar ediyor. Bu gibi durumlarda eğer çöküş tam bir çöküş değilse merkez bankalarının piyasaya likidite vermesi çöküşün bir süre ertelenmesine yol açabilir. Nitekim gelişmiş ülkelerdeki bütün merkez bankaları bir haftadır piyasalara milyarlarca dolar likidite veriyor. 2001 yılındaki krizde çokça eleştirdiğimiz IMF'nin hatası buydu işte. Bizim Merkez Bankası'nın piyasaya likidite vermesine engel olmuş ve krizi tam bir çöküntüye dönüştürmüştü. Oysa şimdi gelişmiş ülke merkez bankaları piyasayı likiditeye boğarken IMF hiç sesini çıkarmıyor, hatta destekliyor.

mafhi hoca'nın yazısından..