bugün

belgesel izlerken gucsuzden yana olmak

öncelikle belirteyim ki bahsi geçen belgesel türü hayvan belgeselidir. belgesel izlerken av - avcı ilişkisi içerisindeki hayvanlar arasındaki rekabetten dolayı içimizde karşı konulamaz bir tarafgirlik hasıl olur.

daha çok zayıf ve müstakbel öğle yemeği statüsündeki hayvanlara sempatiyle yaklaşılırken güçlü ve av peşinde koşanlardan(genellikle aslan olur bu) nefret edilir. vahşi kedilerin günlüğü belgeselinde kısa kuyruk isimli aslana savrulan küfürlerin nedeni, sadece karnını ve çocuklarını doyurmak istemesi. tamam impala narin ve sevimli bir hayvan olabilir. ama o aslanın da bakmak zorunda olduğu evlatları var. üstelik avını yakaladıktan sonra aslana sövmek ve impalayı yerken kanalı değiştirmek, senin önünde çatır çatır yediğin tavuğun da bir zamanlar canlı ve impaladan daha narin bir hayvan olduğu gerçeğini değiştirmez. güçsüzden yana olarak aslandan daha vahşi bi canlı olduğunu gizleyemezsin üstelik.

kısacası birbirleriyle beslenen bu hayvanlar doğanın dengesinin bir parçasıyken, birini tutmak anlamsızdır. "madem çok merhametlisin neden o sevdiğin hayvanı evlat edinmiyorsun? " diye sorarlar adama.