bugün

huzursuzluğun kitabı

fernando pessoa'nın başyapıtı olarak nitelendirebileceğimiz eseri. Eser hakkında çok güzel şeyler yazılmış. Farklı olarak yazarla ilgili bir iki kelâm etme niyetindeyim. Kitabı okurken kendi kendime şunu sordum;

bir yazar neden farklı karakterler yaratır?

Pessoa'nın yazma edimi için kendini yok etme dürtüsü olduğu bir aşikar. Bence Pessoa bunu bir adım ileri taşıyor. Şöyle ki, bir yazar için bir karater yaratmak yazacağı eser için büyük önem taşır. Çünkü o karakter mevcut eserin kilit noktasını teşkil eder. Lâkin Pessoa için yazınsal bir yapıt için bir karakter yaratma durumu yetersiz gelir. Onun sorunu gerçekliğin ta kendisidir. Fantastik bir eser bile ortaya koysanız bunu gerçeklikten bağımsız yapamazsınız. En azından o yapıt gerçekliğin içine sirayet eder bir süre sonra. Pessoa ile yarattığı kimliklerle gerçekliğin bizzat kendisiyle oynar, onu değiştirir. Huzursuzluğun Kitabı'nı kaleme aldığı "kimliği" olan Bernardo Soares bu eksende çok önemlidir. Pek çok noktada Pessoa'dan ayrılan bu kimlik - Pessoa'nın ailesine düşkünlüğü Soares'te yoktur, bir de Pessoa delirmekten korkar, soares ise korkmaz- artık pessoa'nın yaşadığı hayatı değil, bizzat kendi kurgusunu yaşar. Çünkü Pessoa için yazmak artık cennetten sürülmüştür. Ona lazım gelen kendi krallığını oluşturabileceği bir cehennemdir.