bugün
- diamond tema34
- saraca silsüpüroğlu14
- ups boobss nickli yazar20
- özge özacar'ın memeleri12
- anın görüntüsü18
- thusneldaa11
- türkiyeyi mülteci kampına dönüştüren abd11
- true bir martı olsa olacaklar8
- ülkesi savaştayken başka ülkede keyif süren kansız9
- çinliler her şeyi üretebiliyor türklerin neyi var23
- evlenmeyenlerin seks yapmadan ölüp gitmesi9
- ne zaman evleneceksin diye soran akraba11
- oktay kaynarca'nın türkiyeliyim açıklaması22
- kayseri de atatürk heykeline baltalı saldırı13
- millet öğle yemeğine çıkarken yeni uyanan tipler8
- özgür özel13
- abber'ın ruh hastası olması26
- babalar günü17
- kitap okuyan erkek10
- sevgiliyle aynı evde yaşamak9
- kaka'nın eşinin boşanma gerekçesi9
- diyanetin türkleri araplara şikayet etmesi14
- sözlükteki 11 yaşında yazar olması19
- buralarda dinsiz denen bir tarzan varmış17
- ne hissediyorsun8
- larisalisa12
- steven s power law10
- gideon reid morgan jj25
- kurban eti dağıtmak mecburi mi12
- yazarların başarılı olduğu dersler11
- kendini hunharca teşhir eden liberal türk kızları12
- ismeti yazar yapan moderatör13
- memati1923'ün gelişiyle başlayan süreç13
- yatakta fırtına gibi esen erkek12
- inciden yazar nakli13
- yazın göt boyunda şort giyen kızlar9
- dünyanın en güzel kızlarının olduğu ülkeler9
- yazarlarin orgazm olurken kurduklari cumleler8
- 15 haziran 2024 macaristan isviçre maçı9
Bir kişiyi sevmemek, onun bunu çocuğu olmak anlamına gelmez. Bu ülkede, diyalektik düşünce ve izan eksikliğinden geldi başımıza ne geldiyse hep.
Atatürk, büyük bir komutandı; istiklal savaşı'nda bu milletin önderlik açığını doldurdu. Karın soğuğun içinde yattı kalktı; affedersiniz at pisliğinden arpa sapı ayıklayıp, çorba yapıp içti o yokluk zamanlarında. Ülkesi için canını dişine takıp savaştı; mareşallik rütbesine erişti. Ülkemiz için yaptıklarını görmezden gelmek vefasızlıktır, kabul ediyorum.
Lakin, insanların anlamakta güçlük çektiği bir şey var; hiçbir insan hatasız değildir. Atatürk'ün de hataları vardı; bir kısmı çok büyüktü.
Atatürk'ün nasıl hataları olduğunu anlamak isteyen kemalistlere şimdi açık adres veriyorum.
Galatasaray Üniversitesi Suna Kıraç Kütüphanesi'nde, ödünç verilemez kitaplar arasında "Galatasaray Tarihi" adlı bir kitap var. Açın, okuyun bana inanmazsanız. Şimdi o kitaptan aklıma gelenleri bir sıralayayım.
Galatasaray Lisesi'nde Osmanlı'nın yıkılış ve Cumhuriyet'ini kuruluş döneminde öğrenci olmuş bir kardeşim anılarını aktarıyor. Ben de mealen aktarıyorum. 1923'ten önce, lisemizin içinde büyük bir cami varmış, her tarafları sanat eseri çinilerle süslü. Okul içinde beş vakit ezan okunurmuş; sabah namazına öğrencileri uyandırmaktan sorumlu bir memur varmış. Sabah namazına uyanmak isteyen öğrenciler, yataklarının baş kısmına havlularını bağlarlar, görevli memur da havlusu bağlı öğrencileri uyandırırmış. Namaz zorunlu değilmiş yani. Ama, ders esnasında namaz vakti girer de ders bitiminde çıkacak gibi olur, namaz kazaya kalmak zorunda kalacak olursa, hızlıca gidip gelmek şartıyla ders esnasında namaz kılmak için okulun camisine gidip gelmek serbestmiş. Malum, lisenin uzun uzun koridorları vardır. Ezan vakti, o koridorların başından ezan okurmuş bir görevli, isteyen namaza gidermiş. Öğrenciler arasında ayrılık olmasın diye, ramazanlarda oruç tutmak zorunluymuş; ki isteyen gizli gizli yer içer yani bunda bir şey yok zaten, ki düşünün namaz kılmak zorunlu değil; sadece Müslüman öğrencilerin işi kolaylaşıyor biraz daha. 1923 sonrasını ise abimiz şöyle anlatıyor kitapta: cumhuriyet sonrasında, okulun içinde ezan okunması ve derste namaz vakti ister girsin ister çıksın namaza gitmek yasaklandı. Sabah namazına kaldırma uygulaması, yatağın başına havlu bağlama olayı ve oruç tutma zorunluluğu kaldırıldı. Okulun içindeki cami yıkıldı ve kilere çevrildi. Abimiz, yine mealen şu trajik cümleyi kuruyor ardından: "Hadi ezanı namazı orucu yasakladınız, hadi diyelim camiyi de yıktınız. Peki o caminin içindeki el yapımı çinilere, el yapımı mermer eserlere nasıl kıydınız?"
Şimdi, "hadi lan, yanlıdır o kitap, cemaatin işidir, Tayyip bastırmıştır." Falan diye tükürüklerini saça saça isyan edecek olan kemalist kardeşlerim vardır, eminim. Ama sayın(!) kemalist kardeşlerim; şunu anlayın artık, Atatürk ne ilah ne peygamberdi. Ettiği hatalar da, bir müslümanın asla affedemeyeceği hatalar olduğu için bu kadar yobaz var ülkemizde, bu kadar Atatürk düşmanı var. Ateiste beslediğiniz sempati ve kurduğunuz empatinin yüzde birini o yobazlara, kuru softalara harcasanız, belki de o insanlar da Atatürk'ün iyi yanlarını görmek isteyeceklerdir. Benim nasıl bir adam olduğumu merak ediyorsunuz belki de şu an; ki merak edildiğimi düşünecek kadar kibirli biri değilim elhamdülillah ama satırlarımı okuduktan sonra "bu adam ne ayak lan, her zümreye göz kırpıyor" demiş olabilirsiniz diye söylüyorum. Ben elhamdülillah müslümanım, ve Anti-kapitalist bir müslümanım. Ne hadis düşmanı ne ayet düşmanıyım; sırat-ı müstakim üzerinde hayatını tesis etmeye çalışan biriyim sadece. Hiçbir siyasi partiye hayatımda oy vermedim, vermeyeceğim de. Atatürk meselesinde de; Atatürk'ün islam'a vermeye çalıştığı zararlardan dolayı onu kalbimle buğz ederken, bir yandan da vatanım toprağım için ter döktüğü için ona saygı duyuyor, vefasızlık etmemeye uğraşıyorum ve onu tekfir edip allahçılık oynamıyor, Atatürk kafirdi fasıktı münafıktı hede hödö demiyorum, zira Allah bilir.
Çok konuştum hakkınızı helal edin. Ülkemizde ve dünyadaki her zümreye biraz aklıselim niyaz ediyorum Allah'tan ve saygılar sunuyorum.
Atatürk, büyük bir komutandı; istiklal savaşı'nda bu milletin önderlik açığını doldurdu. Karın soğuğun içinde yattı kalktı; affedersiniz at pisliğinden arpa sapı ayıklayıp, çorba yapıp içti o yokluk zamanlarında. Ülkesi için canını dişine takıp savaştı; mareşallik rütbesine erişti. Ülkemiz için yaptıklarını görmezden gelmek vefasızlıktır, kabul ediyorum.
Lakin, insanların anlamakta güçlük çektiği bir şey var; hiçbir insan hatasız değildir. Atatürk'ün de hataları vardı; bir kısmı çok büyüktü.
Atatürk'ün nasıl hataları olduğunu anlamak isteyen kemalistlere şimdi açık adres veriyorum.
Galatasaray Üniversitesi Suna Kıraç Kütüphanesi'nde, ödünç verilemez kitaplar arasında "Galatasaray Tarihi" adlı bir kitap var. Açın, okuyun bana inanmazsanız. Şimdi o kitaptan aklıma gelenleri bir sıralayayım.
Galatasaray Lisesi'nde Osmanlı'nın yıkılış ve Cumhuriyet'ini kuruluş döneminde öğrenci olmuş bir kardeşim anılarını aktarıyor. Ben de mealen aktarıyorum. 1923'ten önce, lisemizin içinde büyük bir cami varmış, her tarafları sanat eseri çinilerle süslü. Okul içinde beş vakit ezan okunurmuş; sabah namazına öğrencileri uyandırmaktan sorumlu bir memur varmış. Sabah namazına uyanmak isteyen öğrenciler, yataklarının baş kısmına havlularını bağlarlar, görevli memur da havlusu bağlı öğrencileri uyandırırmış. Namaz zorunlu değilmiş yani. Ama, ders esnasında namaz vakti girer de ders bitiminde çıkacak gibi olur, namaz kazaya kalmak zorunda kalacak olursa, hızlıca gidip gelmek şartıyla ders esnasında namaz kılmak için okulun camisine gidip gelmek serbestmiş. Malum, lisenin uzun uzun koridorları vardır. Ezan vakti, o koridorların başından ezan okurmuş bir görevli, isteyen namaza gidermiş. Öğrenciler arasında ayrılık olmasın diye, ramazanlarda oruç tutmak zorunluymuş; ki isteyen gizli gizli yer içer yani bunda bir şey yok zaten, ki düşünün namaz kılmak zorunlu değil; sadece Müslüman öğrencilerin işi kolaylaşıyor biraz daha. 1923 sonrasını ise abimiz şöyle anlatıyor kitapta: cumhuriyet sonrasında, okulun içinde ezan okunması ve derste namaz vakti ister girsin ister çıksın namaza gitmek yasaklandı. Sabah namazına kaldırma uygulaması, yatağın başına havlu bağlama olayı ve oruç tutma zorunluluğu kaldırıldı. Okulun içindeki cami yıkıldı ve kilere çevrildi. Abimiz, yine mealen şu trajik cümleyi kuruyor ardından: "Hadi ezanı namazı orucu yasakladınız, hadi diyelim camiyi de yıktınız. Peki o caminin içindeki el yapımı çinilere, el yapımı mermer eserlere nasıl kıydınız?"
Şimdi, "hadi lan, yanlıdır o kitap, cemaatin işidir, Tayyip bastırmıştır." Falan diye tükürüklerini saça saça isyan edecek olan kemalist kardeşlerim vardır, eminim. Ama sayın(!) kemalist kardeşlerim; şunu anlayın artık, Atatürk ne ilah ne peygamberdi. Ettiği hatalar da, bir müslümanın asla affedemeyeceği hatalar olduğu için bu kadar yobaz var ülkemizde, bu kadar Atatürk düşmanı var. Ateiste beslediğiniz sempati ve kurduğunuz empatinin yüzde birini o yobazlara, kuru softalara harcasanız, belki de o insanlar da Atatürk'ün iyi yanlarını görmek isteyeceklerdir. Benim nasıl bir adam olduğumu merak ediyorsunuz belki de şu an; ki merak edildiğimi düşünecek kadar kibirli biri değilim elhamdülillah ama satırlarımı okuduktan sonra "bu adam ne ayak lan, her zümreye göz kırpıyor" demiş olabilirsiniz diye söylüyorum. Ben elhamdülillah müslümanım, ve Anti-kapitalist bir müslümanım. Ne hadis düşmanı ne ayet düşmanıyım; sırat-ı müstakim üzerinde hayatını tesis etmeye çalışan biriyim sadece. Hiçbir siyasi partiye hayatımda oy vermedim, vermeyeceğim de. Atatürk meselesinde de; Atatürk'ün islam'a vermeye çalıştığı zararlardan dolayı onu kalbimle buğz ederken, bir yandan da vatanım toprağım için ter döktüğü için ona saygı duyuyor, vefasızlık etmemeye uğraşıyorum ve onu tekfir edip allahçılık oynamıyor, Atatürk kafirdi fasıktı münafıktı hede hödö demiyorum, zira Allah bilir.
Çok konuştum hakkınızı helal edin. Ülkemizde ve dünyadaki her zümreye biraz aklıselim niyaz ediyorum Allah'tan ve saygılar sunuyorum.
güncel Önemli Başlıklar