bugün

türkiye den nefret etmek

babam gitarını aldığında 15 yaşındaymış.

sonra inşaat mühendisliği fakültesini kazanmış. gitmemiş.

çünkü toplumun o doğmadan ona verdiği "erkek adam masa başı iş yapar" rolünü oynamak istememiş. müzik okumayı seçmiş.

annem ise sesinin güzelliğini keşfettiğinde 8 yaşındaymış. o da müzik bölümünü kazanmış. annesi ona "iş çıkardın kendine, ne güzel geziyorduk" dediğinde gülmüş sadece, vazgeçmemiş okuldan.

toplumun ona verdiği "kadın evde oturur, çocuk bakar" rolünü oynamayı reddetmiş.

bölüme girer girmez sevmişler birbirlerini. çünkü babamın depresif, annemin neşeli duruşunun altında aynıydılar.

özgür ruhlu.

toplumun kendilerine verdiği rolleri kabul etmediler.

babam yıllarca fakirlik çekme pahasına müzisyenlikten hiç vazgeçmedi.

serdar ortaç parayı kırdı, babam ise yıllarca hiçbir şey yapamadı.

oysa her zaman özel bir adamdı. mükemmel altyapılara imza atardı.

annem ise güçlüydü. gittikçe kaybolan kadınlığa inat savurdu kırmızı saçlarını.

bu ülke onları sevmedi.

onlardan aldığım müzik yeteneğini harcadı. beni babamın kaçırdığı inşaat mühendisliğine zorladı.

bu ülke bizi harcadı.

her santimetrekaresinden nefret ediyorum ve edeceğim.