bugün

hosta piknik

yıllarca hayatın anlamıymışcasına beynimi kemiren, yediğim o bir milyonluk şahane dönerlerden zerre tat alamamamı sağlayan sırrı çözmek gailesi ile bir gece dükkan kapatılamaya yakın, içerde elemanlar temizlik yapıp bir mahalle kahvesi tadında sandalyeleri ters çevririrkene sinsice içeriye sızdım. "abi" dedim, "nedir bu hosta piknik hele deyiverin de bitsin bu dinmez çilem". sıcak yaz günü saatlerce dönerin başında kavrulmuş ve beyni pirinç lapası gibi olmuş bir abi durdu, gözlerimin ta içine baktı ve "auehasdlkhadoğıaso" dedi. ben bunu ilk başta bir random msn gülüşü olarak algılasam da ikinci tekrar da olayın gizemine vakıf oldum. hosta dükkanın sahibinin soyadı piknik de bildiğin piknikmiş. o dakkadan sonra bu ne skim bir gizemmiş, ben de ne denyo bir insanmışım da yıllarca bunun peşinden koşmuşum diyerek bir daha ordan tavuklu döner yememeye yemin ettim. hayallerim yıkılmış, ruhum örselenmişti. bir müddet sonra "mis gibi ucuz döner lan niye yemiyomuşum yiyecem tabiki" diyerek az önce verdiğim sözden de caydım. sonra durdum ve kafamda bir şimşek çaktı. tamam soyadı idi hosta ama hosta ne demekti. bunu da bir daha ki sefer sormaya karar vererek dönerimin içindeki patatesleri elimle tüm ekmeğe eşitcene dağıtarak yola koyuldum.