bugün

eyup usta

bana türlü hakaretlerde bulunan ve ben bu aşağılık durumu kendi başlığı altında dillendirince garipseyen kişi. kusura bakmasın ama kendisini tanımlamaya ve konforunu bozmaya devam edeceğim.

"ne mutlu türküm diyene" cümlesinden asimilasyonu ve bu ülkede kendisini türk hissetmeyen ama dedeleri bu ülke için çıplak ayakla şehit olmuş kişileri aşağılamayı anlıyorum. aslında bu cümlenin kendisi ile ilgili bir problemim de kesinlikle yok. zira atatürk de bir insandır ve istediği şekilde konuşabilir. mesele bunun bir devlet politikası haline getirilip, resmi olarak ulusal bir slogan olmasıdır. ısrarla kullanılan ve kodları anayasa'da da olan bu resmi slogan totaliter bir politikanın ürünüdür. kendisini türk olarak hissetmeyen milyonlarca insan var bu ülkede. arnavutları ve çerkesleri bir kenara koyalım. zazalar, araplar ve kürtler var ve bu insanlar bu toprakların bir parçası. bu insanların en doğal hakkı kimliklerinin korunmasıdır. bana "ama atatürkçülük düşüncesine göre o insanların kimliğiyle ilgili problemimiz yok, biz kemalist değiliz atatürkçüyüz" diye hikaye okunmasın. ben 90 yıldır uygulanan devlet politikasına, yasalara bakarım. bu insanların kimliği sistemli bir şekilde tarihe gömülmeye çalışılıyor. siz bu insanların en mahremi olan kimliklerini dahi yasalar ile denetliyorsanız totalitersiniz demektir. kemalizm de totaliter bir rejimdir. bu nedenle kendisi kabul etmese de kemalizm'den virüsler barındırır. bu slogan ve bu minvaldeki devlet politikaları ters tepkilere ve sonu gelememiş kanlara, ayrışmalara sebep olmuştur. zaten yalnızca nutuk'ta yazan bir slogan olsaydı, resmi bir şekilde devletin kodlarında yer almasaydı ben de kesinlikle düşman olmazdım bu cümleye. kendisi ise farkında olmasa da bu cümleyi, bu olguyu savunarak totaliter kemalizmin bekçiliğini yapıyor.

islam'ın şekillendirdiği bu topraklarda bir zamanlar (1000'li yıllardan 1900'lere kadar) ermeni, yahudi ve hıristiyanların rahatlıkla yaşadığını savunuyorum kendisi ısrarla 1915'teki bir savaş halinde lokal bir imamın zamanın konjönktürüne göre verdiği "ermeni fetvası"nı kanıt göstererek bu toprakların 900 yıllık genetiğini inkar ediyor. lokal bir olay ve savaş halinde verilen bir fetva 900 yıllık bir geçmişi açıklayamaz, çok basit, umarım anlamıştır. bu toprakların birleştirici unsurunun islam olduğunu savunuyorum, kendisi türk ırkının özellikleri olduğunu iddia ediyor, ki 72 milletin derneğine üye olsa da kendisi ırkçılık yapmış oluyor bu durumda. ırkçılık yalnızca başka ırkları sevmemek değildir, başka etnik unsurların tarihi etkisini ve güncel varlığını resmi olarak kabul etmemek ya da yasalarla başka kimliklere varoluş imkanı vermemektir (bakınız: üst paragraftaki "ne mutlu türküm diyene" bahsi). alparslan anadolu'ya bir namaz eşliğinde girdi. selçuklu, blokajlarıyla haçlı seferlerinin belki en büyük mücadelecisi oldu. anadolu selçuklu devleti hem medeniyetler beşiği idi hem de yetiştirdiği insanlarla ve hükümdarların bu kişilere verdiği olağanüstü değerle islam'ın bir kalesi oldu. hükümdarlar islam alimlerinden aldığı uyarı mektuplarını okuyup, öperek başının üzerine koyardı. bir islam devleti olan ve ispanya'daki katliamlardan kaçan sefarad yahudilerine tek sahip çıkan devlet de osmanlı'ydı. ben osmanlı'ya tapmıyorum. ancak onun cihat anlayışı ve fetvasız hareket etmemesi bir çok şeyin kanıtıdır. gerileme dönemleri ve o dönemlerde yaşananlara rağmen osmanlı müslüman kimliğini hiç kaybetmedi ve kurtuluş savaşında savaşan tüm askerler, ne etnik kimliğe sahip olurlarsa olsunlar, "osmanlı"yı kurtarmak için değil, müslüman devleti osmanlı'yı kurtarmak için savaştılar. dillerinde ise tek bir kelime vardı: "allah". bu birleştiriciliği hangi saçmalıklar ile inkar edecek çok merak ediyorum *. bu beraberlik malesef atatürk'ün ileri görüşsüz politikaları sayesinde bozuldu ve 90 yıldır bunun acı sonuçlarını yaşıyoruz. bir toplumun genetik kodlarıyla oynayıp, toplumu travmaya sokmak, gelecekteki oluşacak çatışmaları ve travmaları göremeden tüm toplumun kimliğiyle birlikte yaşamını denetleyip kontrol etmek ve belli şeyleri dikte etmek totaliterliktir ve atatürk'ün bu yönünü savunan herkes, kendisini nasıl tanımlarsa tanımlasın, totaliter yanlısıdır; yani kemalisttir. atatürk'ün totaliterliğine de "kemalizm" ideolojisinin 1920'lerde ortaya çıkması ve atatürk'ün buna müdahale etmemesi ve o zamanlar bu minvalde olan diğer yaptıkları kanıttır.