bugün

elenmeden secilmeden universite hakki istemek

bugünkü şartlarda abesle iştigaldir. bir şey isterken çözüm yolunu da göstermek samimiyetimizi ifade eder. örneklerlen açıklıyayım. efenim yıl 1989-1993 arası ama hangi arası tam bilemedim. efenim bu herşeye karşı olan topluluk yemekhane çalışanlarının maaşlarının artması için yürüdüler, sloganlar attılar, polisle çatıştılar. hmm proleteryanın hakları için mücadele, gayet hoş. efenim haklı olup,kazandıkları bu olayın ertesinde, döner sermaye ile idame ettirilen bir devlet üniversitesi olan istanbul üniversitesinde artırılan bir gider kaleminin karşılığında bilançonun diğer tarafındaki gelir kaleminin de artırılması gerektiğinden, yemek ücretlerine zam yapıldı. (aslında bunlar bilanço da değil gelir tablosunda gösterilir ama, giderler aktif, gelirler pasif karakterli olduğundan böyle yazdım) *

neyse efenim olayları özetleyelim. işçi maaşları artırıldı , karşılığında yemek ücretleri artırıldı. peki ne oldu? ne olacak bu herşeye karşı olan arkadaşlar bu sefer yemek ücretlerinin artması sebebiyle yemek yememe boykotu yaptılar. kapıları kapadılar. ha ben camdan girdim, yemeğimi paşa paşa yedim. heriflerede cevabımı verdim. ama anladılar mı, hayır. neden? çünkü aslında bir şeyler elde etmeye çalışırken kendilerini kıymetli hissediyorlardı. ağlayan küçük çocuklar vardır. sadece isterler sebebini, sonucunu kıyaslamazlar. aynen o şekilde mantıksızca istediler. kendilerini değerli hissettiler.

bu başlığın açılmasına sebebiyet veren eylem de aynı bu şekil mantıksızca düşüncenin sonucudur. haa bu kişiler sadece yaygara yapmak yerine bir panel düzenleyip yetkili kişileri çağırsalar sorunlarını tartışsalar, bunlar haber olsa vs. gibi şeylerle uğraşsalar. "helal be koçum" demezsem şerefsizim. etkisi diğerinden daha fazla olacaktır. tabiki başarıya bir panelle ulaşılmaz. uzun bir süreçtir ve sancılı... ama, bu zihin sahipleri onlarla uğraşmazlar sadece ağlarlar.
bananeeeeeeeee....istiyorum işte... olsun. olsun. olsun...