bugün

ateistlerdeki ahlak boşluğu

asırlardır söylene söylene bitirilemedi. bireyin ahlak, etik veya benzeri sosyal normlara sahip olabilmesi için, bir kutsal kelam, onu vahyeden yaratıcı erk ve nebiye ihtiyacı yoktur. bunlara sahip olabilmek için, sosyal yaşantıya entegre olabilmiş, özde insan olmak yeterli.

insanın tarihsel materyalist gelişim süresince, bu bahsedilen değerler, atalarımızca bize daha doğumdan itibaren nakşediliyor. yerde kanlar içinde yatan bir yaralıyı alıp en yakın sağlık kuruluşuna götürmek için, yaratıcı bir kudreti kabul etmek gerekmez, yetmez de.. "ben insanım" diyen ve bu kıvancı duyan herkes, bu yardımda bulunacaktır. bunu bir tanrı, kelam olarak kitabında yazsa ne, yazmasa ne? bu bilinç asırlardır bizde kodlu zaten..
bu noktada, tanrı düşüncesinin meşruiyeti açığa çıkıyor. tanrının bahsini ettiği süslü kavramlar, her bir bireyde, 200 milyon yıllık gelişim skalasında haiz olduysa, mutlak gücün öğütlediği kavramlar, zihnimizle varılabilen olgular olduğuna göre, tanrı düşüncesinin gereği nedir?
neden inanılır tanrıya?
basit ölüm nedeniyle..