bugün

türklerin en çok devlet kuran millet olması

akkoyunlu*, karakoyunludevletleri, memluk devleti**, hazar devleti*, safevi devleti* diye uzayan listenin yapıcılarıdır;

örgütçü yanlarının toplumsal bir geleneksel olduğu doğrudur;

kurulan devletler kadar yıkılan devletlerin de varlığı söz konusudur;

göçer oldukları unutulmamalıdır; bu nedenle aynı coğrafya da kurulmuş, yıkılmış devletlerin yanı sıra dört kıtaya yayılmış bir devletler kurma, yıkma serüveni nedeniyle, türklerin bir özgünlüğü olduğu kabul edilmelidir;

bu ne çok övünülecek, ne de çok yerilecek bir şeydir; sadece biraz daha az taraflı tarih ve daha bilimsel sosyolojik çözümlemelere muhtaçtır anadolu insanı;

niye kuruldu niye yıkıldı?

çince, rusça, farsça, arapça, yunanca bilmeden türk tarihini yazmaya çalışmak kolay bir iş değildi elbette, bunu yapmaya çalıştık; bu zorlamadan oluşan büyük boşluğu oryantalizm doldurabilirdi ve çoğu zaman da doldurdu;

kendimize şu soruyu sormak zamanı geldi geçiyor: artık ilkokul çocuklarını standart bir vatandaş tipine hazırlamak için üretilmiş haplardan oluşan resmi tarihi terk etmeye hazır mıyız?

kendimizi bir dünya vatandaşı olarak görmeye, kendimizi eleştirmeye, her ulusunki kadar sahip olduğumuz ama çoğunun tersine yüzleşmekten kaçındığımız iki yüzlülüklerimizi artık terk etmeye hazır mıyız?

geçmişi iyi çözümlemediğimiz için bin yıl sonra da benzeri yanlışları sektirmeden tekrarlamak gibi bir akıl tutulması oldukça, biz istemesek de, daha çok devlet kurarız, devlet yıkarız.