bugün

ray ban

güneş gözlüğü söz konusu olduğunda akla ilk gelen marka.
bir vatandaş olarak yaz aylarına girdiğimiz, güneşin etkisini daha da arttırdığı şu günlerde bu firma hakkında amatör çalışmalar yürüttüm, çeşitli kaynaklardan bilgiler derledim, daima araştırdım, sorguladım ve hep objektif olmaya gayret ettim. (bkz: arastirmaci gazeteci kliseleri) bu bir kaç haftalık deneyimimin benimle birlikte yok olmaması için de buraya not düşmeyi kendime vazife bilirim, görev sayarım. araştırma genel olarak güneş gözlüğü hakkında olsa da konu başlığı ray ban olarak manidar olacaktir.
evvela işe civardaki bir kaç optik mağazasını ziyaret ederek başladım. 2007 yaz sezonunun güneş gözlüğü piyasası, fiyatları ve yükselişte olan gözlük modelleri hakkında fikir sahibi olmaktı niyetim. hemen hemen her mağazadaki ray ban fiyatları ve size özel yapılacak indirimler aynı sayılır (ne özelliğiniz varsa artık). 150 ile 500 arası diyelim. eğer ki polarize cam isterseniz (ki bu camların özelliği yansımayı %99 azaltması imiş ve ancak araba kullananlar için bir anlam ifade edebilirmiş, onun dışında plajda güneşlenirken takacaksan pek de anlamı yokmuş) gözlüğün fiyatı biraz daha artıyor. bu polarize olayı şaka gibi geliyor bana diyecek olursanız hemen polarize camın marifetini ispat eden bir zevahir tutuyorlar gözünüze, siz de ikna oluyorsunuz. "gerçekten yav bi şekil gözüküyo orada" diyorsunuz. yine de o kadar parayı verecek kadar tatmin olmuyorsunuz. "peki aynı kalitede daha ucuz bişeler?" diye sorduğunuz zaman mağaza sahibi veya görevli kişiyi üzüntüye gark ediyorsunuz. sebepsiz bir durgunluk oluyor çözemediğim. "şrrak diye 400 kağıdı avucuna mı sayacaktık pezemenk" diye içinizden geçirebilirsiniz. mühim deği. ray ban'dan sonra size gösterdiği markalar ucuz bile olsa teselliyi onlarda bulmayacağınıza inanırsınız, başka bi mağazaya doğru yol alırsınız. anlaşıldı, bu işin kompetanı ray ban'dır artık. bakalım yeni mağazamızda durumlar nasılmış. evet, orada da değişen bir şey yok. hep aynı terane. biraz daha düşünmeye ihtiyacınız olduğunu söyleyip evin yolunu tutarsınız. yolda ayaküstü satılan 5 liralık gözlükleri gördüğünüz vakit "ne farkı var aha bunların ray ban'dan" diye içinizden geçse bile, geçmiş yıllardaki acı tecrübelerinizi hatırlarsınız; işporta güneş gözlüğünü taktıktan 10 dakika sonra başınıza vuran ağrıyı , gazetelerdeki "ucuzluk uğruna kör olmayın! ikazlarını. yok yok ille de bir ray ban almak lazımdır. peki hangi modeli almalıdır? damla gözlükler ele ayağa düşmüştür artık, tomarla parayı verip de yolda yürüyen bir klişe haline gelmek istemeyizdir heralde. şu kahverengi çerçevelilerden mi alsak ne yapsak, onları da takınca ibnemsi bir hava mı oluştu ne? dur bakalım internette araştıralım neymiş ne değilmiş lan bu, yetti canım. geldiniz eve, açtınız bilgisayarı. evvela ray-ban'ın resmi sitesine göz atarsınız, yarı türkçe yarı ingilizce, lens çapları, çerçeve kalınlıkları falan. niye girmiştik bu siteye biz? "tebrikler! son model bir ray ban kazandınız" yazısı mı karşılayacaktı bizi? dur bakalım, bu işi çözmenin vakti geldi. google vasıtasıyla ray ban'ı anlama ve anlamlandırma maratonu sanal platformda hızla devam etmektedir. ilk açılan sayfalarda "%100 orjinal ray ban, kaçırmak istemezsin bebek" başlıklı gittigidiyor satış ilanları gözünüze çarpar. bak sen, mağazadaki fiyatların neredeyse yarısı, çok da şık duruyor. ray ban'ın 1917 tarihinde kurulduğu, bir çok hollywood yıldızının kullandığı gibisinden çok çarpıcı ve inandırıcı resmi bilgiler, çeşitli doneler var. orjinal olabilir mi gerçekten? önce şu gittigidiyor ve imitasyon ürün satışları hakkında biraz araştırma yapalım en iyisi. kusura bakma bazı şüphelerim var. hmm, sağolsun çeşitli forumlar, sözlük grupları ve sikayetimvar.com sayesinde anlıyoruz ki gittigidiyor da işi kalpazanlığa vurmuş, tilkilik eder olmuş. bizans oyunlarına gelen mazlum vatandaşın tepkilerini göz ardı edemeyiz. diyorlar ki: "aman dikkat! gittigidiyor sahte üründen geçilmiyor, üstelik bunu dile getirmeniz de yönetim tarafından engelleniyor!". pekala, mesajı aldım ben. gidip de sahte ray ban'a 150 lirayı nah veririm nasılsa. (bütün ürünlerin sahte olduğunu iddia etmiyorum tabii ki, arada orjinali elbette vardır. fakat sahtesinin dile getirilmesi yetkililer tarafından engelleniyor ve buna göz yumuyorlarsa, şüpheye düşerim, kaçarım ben oradan. piyango çekecek halimiz yok). gittigidiyor'dan ray ban alma dosyası da kapandığına göre yeni mecralara yelken açabiliriz. bu esnada daha önceki yaz aylarında muhtemelen benim gibi kararsızların çeşitli forumlarda açtığı güneş gözlüğü seçimi başlıklarına denk geliyorsunuz. kimisi diyor ki "bu gözlüklerin maliyeti taş çatlasa 50 lira, oyuna gelmeyin, aptal olmayın" kimileri de ortak bir tavsiyede birleşiyor: paraya kıy, ray ban al, rahat et. tamam paraya kıydık, ray ban'ı aldık. sonrası ne olabilir diye biraz da işin sonrasını düşünmeye başlıyorsunuz. işin bu kısmında da çok sarsıcı açıklamalara rastgeliyoruz. (sikayetimvar.com'un katkılarıyla) vatandaşın tepkisi ray ban'ın sigorta kapsamı üstünde yoğunlaşmış durumda. ömür boyu sigorta, 2 yıllık sigorta vaadlerine rağmen: kaza ile gözlüğünün camını kıran herkes muzdarip herkes pişman. sebep? çünkü ray ban gözlük camının ne sebeple olursa olsun kırılması veya çizilmesini sigortaya dahil etmiyor. neredeyse bir gözlük fiyatı kadar parayı camlara verip yeniliyorsunuz gözlüğü. o halde ömür boyu sigortamızı hangi durumlarda kullanacağız? gözlük kaplama kabının üstüne ayran döküldüğü zaman mı? bu durumdan hoşlanmamışızdır. düpedüz aldatıyorlar oğlum işte. ne yapalım şimdi? tanıdık birileri var mıdır acaba gözlük işiyle uğraşan? veya ben manyak mıyım bu işin üstüne bu kadar düştüm? police markalı gözlüklere de fena demiyorlar, uzun vadede iyiymiş, o cephede durumlar ne acaba? şimdilik rafa kaldıralım bu işi, sanki güneşe çıktığımız var, akşama kadar yatıyoruz. önce bi saçları mı kessem, ferahlasam, ha?