bugün

ben bu yazıyı sana yazdım

iki deliydik. Bulunduğu şehri sevmeyen,beraber hayaller kuran, şehirlerarası seyahatlerimizde mutlu olan iki iyi dosttuk. Arkadaş demek bile komik geliyor çünkü ötesindeydik en azından ben öyle hissediyordum. Uzun uzadıya yazmak istediğim çok şey var. Yaptıklarımızı buraya yazmaya üşeniyorum sen olsan sen de üşenirdin zira hepsi birer film şeridi gibi geçiyor gözümün önünden. Bu kadar emeğe bu kadar çabaya verilecek cevap bu olmamalıydı. Gerçekçi olmalıydı kararlar. istenmiyorsa hayır denmeliydi, isteniyorsa evet. Bu kadar zor bir şey değildi. Önümüzde birçok yol varken en uzak ihtimali gerçekleştirdin. Kendin için bunu yaptığında, rahat olacağını düşündüğünde ben zaten bitmiştim. Kaybettim.ilk kez kaybettiğimi de anladım. Hayat kaybedişlerin ilkini göstermişti bana. Kabullenmiştim kaybettiğimi. Orada, o soğuk odada bir ay bekledim. Hangi karardan sonra? Ne için? Kim için? Neleri göze alıp? Hepsi senin unutacağın birkaç saçma soru işte. Sevgilim olsaydı da terketseydi ailemle olan durum karmaşası olsaydı bu kadar acı vermezdi. O gün benden bi söz bi cümle bekledin ya, yazamadım. Kendime yediremedim onca çektiklerimden. Ayrılışımız bile kararsız oldu çünkü sen, sen bir şeyler konuşmayı sevmezsin. En yakın arkadaşınla bile.