bugün

sözlük yazarlarının kuran kursu anıları

yaz tatilinde sokaktaki erkek çocuklarıyla zift içine batmaktan ve sürekli bisiklet tamirine para yetiştirmekten şikayet eden anne, en sonunda bir kaç komşunun gazına gelerek, kızını (!) şımarıklıkları azalsın diye kuran kursuna yazdırır, dini amaçla değil, sağa sola sataşması azalsın diyerekten bir kursa yazdırır.

sabahları erken kalkılır, el kadar bebeyiz nerdeyse ama abdest olsun kuran olsun sanki doğuştan biliyormuşuz gibi hissediyorduk o zamanlar, yolda düşündüğüm tek şey kurstan sonra bisikletimin jantları için nasıl oyuncaklar alsam, mahallede benden güzel bisiklet kullanan yok dimi, zaten ilk vitesliyide ben aldım, aslında meltem'in babası daha önce almıştı ama meltem ben kadar güzel kullanamıyordu, ellerini bile bırakamıyordu, tüm bu düşünceler ile kursa girilir.

garip bir koku, yeşil halılar, her yerler yeşil, tabi büyüyünce öğreniyoruz ne tarikatında neler yaptık diyerek, yine isteksizliğin maksimum olduğu zamanların birinde, ki zaten benim böyle şeylere ihtiyacım yoktu babanem bana öğretmişti her şeyi, ama annem ve kötü kan emici komşular, her neyse, büyük bir salonda sırayla geçip okuyorsun falan filan işte, ben tuvalate gitmek için izin istedim, yok efendim olmazmış, dedim çok sıkıştım, o ara akıldan geçen düşünce, aşağıdan sığışır, bisikleti alırım, ethemleride alır turlarız, her neyse bu hatun beni salmadı, altta kalırmıyım, köşede başladım ağlamaya ama hayatım boyunca belkide ilk defa yaptığım bir şeyi yaptım, zorla altıma işedim,baya baya etrafın dikaktini çekecek kadar işedim sözlük, evet büyük terbiyesizlik ama o da benimle anlaşsaydı, başka türlü oradan çıkışım yoktu, yani bırak gideyim tuvalete dimi, nasıl bir güvensizlik yarattıysam karşılarında, her neyse işte ben salya sümük ağlamak, bunlar benim koluma girip beni yatıştırma çabaları, geriye dönüp bakınca hatırladıklarım, ayaklarımı sürüdüğüm halıların yeşili ve suratımda sinsi bir zafer gülüşü.