bugün

aşka olan inancı kaybetmek

daha çok erkeklerin kullandığı bir tür savunma mekanizması.. zaten duygularını ortaya koyma, yaşama, kendini onun akışına bırakma konusunda ciddi tereddüt ve sıkıntıları olan erkek, bir mucizeyi gerçekleştirir ve aşık olur.. tüm aklı, ruhu, bedeniyle kendisini bu aşka adayan ve aşkın kutsallığı karşısında bir peygambere bir müride dönüşen, kendi olmaktan çıkıp bambaşka biri olan kişi dünyanın sonsuza dek bu mutluluğun ekseninde döneceğine de inanır maalesef.. sonra hiç olmamasını dileyeceğimiz bişi olur ve karşı tarafın aşkı biter.. hatta belki de öyle bir aşk hiç olmamıştır.. daha da kötüsü karşı tarafın bu aşkın bitmesine vesile olabilecek berbat bişi yapması olur, aldatmak gibi.. işte o an'a kadar aşkın sonsuzluğuna, gücüne, yeterliğine ve yetkinliğine tüm benliği ile inanan adam bir anda kafir olur aşka karşı.. aşka inancını yitiren adam, kadınlara düşman olur, hayata kırgın.. daha kalın daha sağlam duvarlar örmüştür etrafına, bir yandan intikam alır alabildiğine bir yandan oturur ağlar o duvarların arkasında öfkeyle.. dünya üzerinde tükenen tek aşk onunkisiymiş ve sadece onun canı yanmış gibi.. ürkütücü genellemelere inandırır kendini, kaçar durur, canı bir daha yanmasın diye sığınmayacağı yalan yoktur.. "ben kötü bi adamım seni üzerim" der, "aşk maşk yalan kızım yok öyle bişi" der, "sana karşı hiçbişi hissetmedim ve hissetmeyeceğim" der.. aşka olan inancını kaybeden bir adamı ikna etmek kadar zor ve tehlikeli birşey de olamaz.. zordur çünkü saklanmaktadır ve kayıp durur avuçlarınızdan.. tehlikelidir çünkü olur da bu da bitecek olursa ikinci bir yenilgiye dayanıp dayanamayacağını bilemezsiniz...