bugün
- yeşil gözlü erkek olmak9
- 19 mayıs 2024 fenerbahçenin bütün oyunları bozması8
- akpnin hala bedava kek vaadini tutmaması8
- iran cumhurbaşkanının helikopter kazası40
- erkeklerin hep fotoğraf istemesi22
- galatasaray11
- maldivlere gitmek varken eminönü nde takılan martı8
- icardi190525
- insanlara olan inancınızı ne zaman kaybettiniz23
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı110
- izmir sıcağı9
- fethullah gülen şu an ne yapıyordur17
- dursun özbek16
- yazarların bugün içtiği sigara sayısı12
- sevgilinin kız arkadaş lobisi9
- anın görüntüsü23
- karıya kıza doymuş erkek31
- bir şarkı sözü der ki10
- mert hakan yandaş31
- ibrahim reisi13
- siz türkler şerefsizsiniz müslüman değilsiniz13
- erecto'nun trafik kazası geçirmesi13
- arkadaşlar damatlık bakıyorum da sizce bu nasıl17
- yozgatlı sevgiliyle yapılacaklar8
- akp'nin fenerbahçe ve beşiktaş düşmanlığı9
- türkiye cumhuriyeti islam devleti olarak kuruldu14
- hakemsiz galatasaray8
- fulya öztürk8
- fenerbahçe büyüklüğü9
- fenerbahçe'nin attığı golde faul olması10
- panathinaikos'un atatürk düşmanlığı9
- fenerbahçe taraftarı26
- jayden oosterwolde9
- dokunmaya kıyamadan sevmek21
- kadınlar olarak erkeklerle sevişmiyoruz22
- bik bikinize ne dikersiniz13
- mühendis erkeklerin genel özellikleri8
- bik bik'in cinsiyeti16
- ruh varsa neden görünmüyor13
- aşık olmadan sevişmek17
- en çok yaşamak istenilen şehir11
- bik bik için diktiğim keten pantolon10
- karın gözünün önünde biriyle olursa büyü bozulur11
- erkolar kapatılsın15
- galatasaray'ın yaşaması muhtemel facia15
- fred'in gs orta sahasını kucağa alması14
- nurcuların fetöcü olduğu gerçeği10
- fenerbahçe13
- mauro icardi11
- manitayla yapılacaklar16
"ama amca sen de bir türlü düzgün kesemiyorsun. yıllardır sana saçımı teslim ediyorum sen de homuna koyup geri gönderiyorsun beni. tamam seni seviyorum, yıllardır esnaf - müşteri ilişkisinin önüne geçtik ama sen saçımı kesmiyor biçiyorsun adeta. 5 yıldır saçıma vermek istediğim (yanlar ve üst hemen hemen aynı uzunlukta olacak) şekle hala ulaşamadık. halbuki her o koltuğa oturduğumda 'her zamankinden mi?' demen benim içimi bir garip yapıyor. zaten bu yüzdendir ki o pahalı kuaförlere gidemiyordum. kusura bakma ama bu berber sen olmasan üç kuruş için kafamı sikmene izin vermezdim. kusura bakma yaptım işte bir kere. kusura bakma... kusura bakmaa..." diyerek uyandım bir saç kesimine otuz küsür lira verdiğim o muhteşem kuaföre gittiğim günün ertesinde.
bizim mahalle berberini aldatmak içimde pişmalık ile hıyanet hissi oluşturmuştu. ama rüyamda da berberin yüzüne haykırdığım gibi, yıllardır şu saçlar hiç mi düzgün kesilmez yahu! makassa makas, taraksa tarak... tamam, belki fiyatla orantılı kalite farkı olur ama bu kadar da olmaz ki. bizim de özel görüşmelerimiz oluyor, her şey muhteşem olsun istiyoruz. bir ayakkabıya yüz milyonlar sayarken en önemli unsur olan saçıma verdiğim fazla para bana o kadar koymaz. yine de içim içimi kemiriyor; ben berberimin suratına nasıl bakarım, haftalık iddia tüyolarını kimden alırım, mahallenin dedikodularını nasıl öğrenirim...
lütfen olayı daha da duygusal hale dönüştürmeyelim. bu olay burada bitsin artık. abartıp "kahraman berber züppe kuaföre karşı" durumu oluşturmayalım. zaten bir vicdan azabı çekiyorum. ulan insan kuaföre gitmek için bu kadar düşünür mü?
o yanlarla üstler aynı uzunlukta olsun deyip de dazlağa döndüğüm günden beri bunu düşünüyorum. dile kolay beş yıl oldu. daha öncesinde okul tıraşı, subay tıraşı der geçerdik ama artık serde beğenilme güdüsü var.
evet, yaptım. kahraman berberimi dudak altı bıyığı bırakan, tırnağı uzun, ibnemsi kuaförle aldattım. ama geçerli sebeplerim var. "var da bunu berberime nasıl anlatırım? yine de yıllardır berberim o amca benim" diyerek üç ay sonra olsa da gittim berbere. göt kadar dükkan iki kişi saç kestiriyordu. zaten saç kestirenler dışında iki kişi daha girince içerde yer kalmıyordu. fakat benim hislerimin bu dış görünümle ilgisi yok. vallahi yok. sorun berberde değil bende, sikilen benim kafam olmasa merdiven altında kesseler acımazdı.
her berber sırası bekleyen sap gibi yandaki kahvede iki çay içtim. berber amcamın yolup gönderdiği delikanlı çıkınca girdim berbere:
- selamun aleyküm
- aleyküm selam
- nasılsın barış abi?
- ... iyidir, sen nasılsın? görünmüyorsun?
(biliyordum bunu soracağını. aman allah'ım ne bok yiyeceğim ben şimdi?)
- şeyy.. eehmm.. abi okulla ilgili bir durum oldu da, il dışındaydım.
- haa iyii
kısa süre sonra berber amcam bir kişiyi daha yolup gönderince,
- geç bakalım.
- eyvallah abim.
(es)
- yine yanlarla üstler aynı mı yapıyoruz?
(sanki yapabilecek amınakoduuum ama yapamasa da hatırlaması bile etkiliyor beni, abim benim beaa)
hee der gibi kafa salladım, sonra:
- allah belamı versin benim
- ne oldu koçum
- yok bir şey barış abi, devam et sen.
(kirlenmiştim artık)
not to be continued.
bizim mahalle berberini aldatmak içimde pişmalık ile hıyanet hissi oluşturmuştu. ama rüyamda da berberin yüzüne haykırdığım gibi, yıllardır şu saçlar hiç mi düzgün kesilmez yahu! makassa makas, taraksa tarak... tamam, belki fiyatla orantılı kalite farkı olur ama bu kadar da olmaz ki. bizim de özel görüşmelerimiz oluyor, her şey muhteşem olsun istiyoruz. bir ayakkabıya yüz milyonlar sayarken en önemli unsur olan saçıma verdiğim fazla para bana o kadar koymaz. yine de içim içimi kemiriyor; ben berberimin suratına nasıl bakarım, haftalık iddia tüyolarını kimden alırım, mahallenin dedikodularını nasıl öğrenirim...
lütfen olayı daha da duygusal hale dönüştürmeyelim. bu olay burada bitsin artık. abartıp "kahraman berber züppe kuaföre karşı" durumu oluşturmayalım. zaten bir vicdan azabı çekiyorum. ulan insan kuaföre gitmek için bu kadar düşünür mü?
o yanlarla üstler aynı uzunlukta olsun deyip de dazlağa döndüğüm günden beri bunu düşünüyorum. dile kolay beş yıl oldu. daha öncesinde okul tıraşı, subay tıraşı der geçerdik ama artık serde beğenilme güdüsü var.
evet, yaptım. kahraman berberimi dudak altı bıyığı bırakan, tırnağı uzun, ibnemsi kuaförle aldattım. ama geçerli sebeplerim var. "var da bunu berberime nasıl anlatırım? yine de yıllardır berberim o amca benim" diyerek üç ay sonra olsa da gittim berbere. göt kadar dükkan iki kişi saç kestiriyordu. zaten saç kestirenler dışında iki kişi daha girince içerde yer kalmıyordu. fakat benim hislerimin bu dış görünümle ilgisi yok. vallahi yok. sorun berberde değil bende, sikilen benim kafam olmasa merdiven altında kesseler acımazdı.
her berber sırası bekleyen sap gibi yandaki kahvede iki çay içtim. berber amcamın yolup gönderdiği delikanlı çıkınca girdim berbere:
- selamun aleyküm
- aleyküm selam
- nasılsın barış abi?
- ... iyidir, sen nasılsın? görünmüyorsun?
(biliyordum bunu soracağını. aman allah'ım ne bok yiyeceğim ben şimdi?)
- şeyy.. eehmm.. abi okulla ilgili bir durum oldu da, il dışındaydım.
- haa iyii
kısa süre sonra berber amcam bir kişiyi daha yolup gönderince,
- geç bakalım.
- eyvallah abim.
(es)
- yine yanlarla üstler aynı mı yapıyoruz?
(sanki yapabilecek amınakoduuum ama yapamasa da hatırlaması bile etkiliyor beni, abim benim beaa)
hee der gibi kafa salladım, sonra:
- allah belamı versin benim
- ne oldu koçum
- yok bir şey barış abi, devam et sen.
(kirlenmiştim artık)
not to be continued.
güncel Önemli Başlıklar